Güneşin batmadığı ülkelerde oruç nasıl tutulur?

Güneşin batmadığı kutup bölgeleri için Rusya Müftülüğü önemli bir fetva verdi.

Güneşin batmadığı ülkelerde oruç nasıl tutulur?
GİRİŞ 16.07.2013 15:23 GÜNCELLEME 17.07.2013 07:48
Bu Habere 25 Yorum Yapılmış
ÖNEMLİ KONULAR

Rusya'nın kuzey kesimlerinde ve kutuplara yakın alanlarda yaşayan Müslümanların hayatlarını kolaylaştıracak yeni bir karar alındı.

Ülkenin kuzey bölgelerinde gündüz uzunluğunun 20 saati geçtiği ve karanlık çökmeyen bölgelerde oruç tutanları gündemine alan Rusya Müftüler Konseyi, yeni bir fetva yayınlayarak oruç süresini kısıtladı.

Rusya Müftüler Konseyi Başkan Yardımcısı Ruşan Abbyasov, geniş coğrafi alana sahip Rusya'da güneşin batmadığı bölgelerde oruç tutan Müslüman toplumunun Mekke'ye uygun şekilde iftarlarını açtıklarını söyledi.

Ramazan ayı ve Rusya'daki Müslümanların yaşamlarına ilişkin açıklamada bulunan Abbyasov, ülkenin Kuzey Kutbu'na yakın bazı bölgelerinde yaz aylarında güneşin batmadığını veya çok kısa süreliğine battığını vurgulayarak, Rusya Müftüler Konseyi'nin bu bölgelerde yaşayan Müslümanlar için Mekke saat dilimi ve iftar vaktini baz alarak oruç tutmaları yönünde fetva verdiğini kaydetti.

Konseyin, Müslüman toplumunun önemli din adamlarının verdiği ve gündüz vakti ortalaması olan 12 saatin çok üzerinde yaklaşık 19 ve üzeri saat gündüz vaktinin yaşandığı bölgelerdeki oruç vakitleriyle ilgili fetvanın Rusya Müslümanları için de uygulanmasına karar verdiğini kaydeden Abbyasov, "Güneşin batmadığı bölgelerde yaşayan Müslümanlar, Mekke saatine uygun iftar açabilir" dedi.

Abbyasov, bu fetvaya uygun olarak sahur vaktinin yerel koşullara uygun belirlendiğini, ancak iftar saatinin Mekke'deki iftar saatinin emsali olan yerel saatte açılmasının uygun bulunduğunu aktardı.

TÜRKİYE İÇİN ÖZEL GÜN

Abbyasov, farklı zorlukları olmasına rağmen "hayır ve bereketi bol" ramazan ayını Rusya Müslüman toplumunun büyük sabırsızlıkla beklediğini ve hazırlandığını vurguladı. Müslümanların iftar çadırlarında farklı millet ve dinlerin temsilcilerini davet ederek kendi kültür ve geleneklerini birbirine tanıtmaya çalıştıklarını söyledi.

Ruşan Abbyasov, Moskova dahil birçok bölgede ramazan çadırları açtıklarını kaydetti.

İslami kesimin bu önemli ayında çadırlara farklı millet ve dinlerin temsilcilerini davet ettiklerini dile getiren Abbyasov, iftar sofraları ile renklendirilen buluşmalarda farklı dinlere ve kültürlere mensup kişilere İslam dininin yanısıra, kendi kültür ve geleneklerini tanıtmaya çalıştıklarını söyledi.

Ramazanda çocuk bakım evleri, yetimhaneleri unutmadıklarını ve sosyal etkinlikler düzenlediklerini kaydeden Abbyasov, davet ettikleri çocuklara bir bayram ve güzel bir gün yaşatarak hayatlarına renk katmayı çalıştıklarını söyledi.

Kuranı kerim okuma ve din bilgisi konusunda çeşitli sosyal etkinlik, gençlerin dini tanıma, öğrenme, benimsemesine yardımcı olacak müsabakalar da düzenlediklerini söyleyen Ruşan Abbyasov, ramazan ayını İslamı tanıtma ve anlatma için bir fırsat olarak gördüklerini kaydetti.

Ramazan ayında, başta Türkiye olmak üzere birçok Müslüman ülkeden önemli din hocası ve hafızları Rusya'nın çeşitli bölgelerindeki camilere davet ettiklerini dile getiren Abbyasov, Moskova'da düzenlenen etkinlikte bir günü de Türkiye için ayırdıklarını belirtti.

AYNI GÜN ORUCA BAŞLADIK

Dünya Müslümanları arasında yaşanan hilalin görülmesi ve ramazana başlama hususunda farklılığın olmasına da değinen Rusya Müftüler Konseyi Başkan Yardımcısı Abbyasov, kurumlarının, merkezi İstanbul'da bulunan Avrasya İslam Şurası'nın üyesi olarak bilimsel veriler ışığında astronomiden faydalanma kararı aldıklarını ve bütün Rusya Müslümanlarının Türkiye ile aynı gün oruca başladığını söyledi.

7 BİN CAMİ KURTARILDI

Rusya'daki Müslümanların ülkenin asli unsurlarından olduğunu ve yüzyıllara dayanan bir tarihe sahip olduğunu belirten Abbyasov, bu topraklarda yaşayan atalarının 922 yılında İslam diniyle tanıştıklarını ve ilk ezanın da bu dönemde Derbent'te okunduğunu aktardı.

İslamın Rusya'da yaygınlaştığı ve yükseldiği zamanların yanısıra zor dönemler yaşadığının da altını çizen Ruşan Abbyasov, Sovyet döneminde diğer dinlerin yanısıra İslamın da büyük zarar gördüğünü ancak son 20 yılda inanç özgürlüğüne kavuştuklarını söyledi.

Sovyet devrimi öncesi ve devrim sonrasında bu coğrafyada yaşayan Müslümanların 15 binden fazla camisinin yok edildiğini belirten Abyasov, son 20 yılda bunların yaklaşık yarısını, 7 bin camiyi İslami kesime kazandırdıklarını kaydetti.

Müslümanların en batıdaki Kaliningrad'dan doğudaki Vladivastok'a kadar geniş coğrafyada yaşadıklarını belirten Abyasov, İslamın son dönemlerde, özellikle de gençler arasında yaygınlaşmasıyla ülke genelinde ibadet yerlerine olan talebin de arttığını belirtti. Camilere talebin yükselmesine komşu Müslüman ülkelerden gelen göçmenlerin de etki yaptığını belirten Abbyasov, birçok şehirde cami inşaatı için arsa ve yer tahsisi konusunda başvuruda bulunduklarını, bazı yerlerde anlayışla, bazı yerlerde ise zorlukla karşılaştıklarını dile getirdi.

YORUMLAR 25
  • bay arafat 10 yıl önce Şikayet Et
    yine de gel.... bence siz müslümanları yanlış tanımışsınız...benim en yakın arkadaşlarımdan biri ateist ve kimse inancını sorgulamıyor ve yadırgamıyor...bir müslümanın ateist nesil istememesi gayet doğal,,eminim ki istememek düşmanlık beslendiği anlamına gelmiyordur.mevlana'nın sözünü bilen bir müslüman kimseye kin gütmez:"gel gel ne olursan ol yine gel,,kafir,mecusi,putperest olsanda yine gel,bizim dergahımız umutsuzluk dergahı değildir,tövbeni bin kere bozmuş olsan da yine gel"
    Cevapla
  • Bahadır Rıza Çam 10 yıl önce Şikayet Et
    bay arafat cepheci yaklaşmamak üzerine. bu ülkede veya müslümanların çoğunlukta olduğu herhangi bir ülkede ateistlere cepheci yaklaşılmamasından söz etmek hayal gibi, örnek verdiğiniz hadis "kafir olsa bile" diye altını çiziyor, kimsenin kalbini kırma diye genel bir yaklaşımın yeterli olmadığı çok aşikar. sayın başbakan ateist nesil mi yetiştireceğiz diyor, ateist çeşitli eşanlamlarında bir küfür olarak kullanılıyor, siz benim hidayete ermem için değil de huzur için de yaşamam için dua eder misiniz? siz heryerde rahatça elhamdürillah müslümanım der ve saygı görürsünüz, ben inançsızlığımı heryerde açık etmem. bu beni ve ailemi tehlikeye sokabilir. (sonra da bana münafık derler)
    Cevapla
  • bay arafat 10 yıl önce Şikayet Et
    Bir Hadis. "Kafir bile olsa hiç kimsenin kalbini kırma! Kalp kırmak Allah-u Teala'yı incitmek demektir" Hz.Muhammed (s.a.v.)
    Cevapla
  • bay arafat 10 yıl önce Şikayet Et
    Bahadır Bey. Sizin için ise sadece Rabbimizden hidayete ulaşmanız için dua etmek düşer bize...Oruç yiyenlere nasıl oruç tuttururuz yorumunu da kim okusa,, onlara baskıyla değil tabiki nasihatle oruç tutturmayı anlar..Meseleye cepheci yaklaşmamak lazım.Bu ülkede herkesin iyiliğini isteyen, herhangi bir çıkar gütmeyen, insancıl kişilerin olduğunu hatırda tutmak lazım...
    Cevapla
  • Bahadır Rıza Çam 10 yıl önce Şikayet Et
    olgar kara: dış mihrak körlüğü. bu körlükten biraz kurtulunsa herkes birbirini daha iyi anlayabilir. son dönemde yaşananlarda bu ülke insanının kaygıları önemli yer tutuyor. dış mihrak, provokatör vs bundan nemalansa da bu ülkenin insanının ciddi payı olduğunu ve dertleri olduğunu görmemek bizi bir yere götürmez. sözünü ettiğin oruç tutmayanların tasası bu ülkede çok keyifsiz ve baskıcı yaşanmıştır. nasihat boyutunda da elbette olmuştur ama yaygın pratik böyle değil. oruç tutana saygı da yarı bir süreç. tutmayanların gizli saklı yemek yemesi beklentisi oruç tutana saygı olarak tanımlanıyor ki bu durum aslında tutmayan saygıyı içermiyor. "müslüman kardeşine" ifadesi akılma müslüman olmayanın veya benim gibi ateist olanın nereye konduğu sorusunu getiriyor
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle