Efendimiz (sav)'in nurlandırdığı şehir

Peygamber Efendimiz'in (sav) mübarek kabr-i şeriflerinin başındayız. Heyecanlıyız, zira "Vefatımdan sonra kabrimi ziyaret eden beni hayatımda ziyaret etmiş gibi olur." müjdesini yaşar gibiyiz. İnsanların en hayırlısının kabirlerinin tam önüne gelince selam veriyoruz: 'Es-selâmü aleyke yâ Rasûlallah'.

Efendimiz (sav)'in nurlandırdığı şehir
GİRİŞ 26.07.2013 15:39 GÜNCELLEME 26.07.2013 15:39
ÖNEMLİ KONULAR

Saim Orhan/AYNA

Medine-i Münevvere... Nebiler Nebisi'nin hicret ettiği şehir... O'nun mübarek ayağını bastığı, mescidini inşa ettiği kutsal topraklar... Peygamber Efendimiz (sav)'le nurlanan, Nebiler Nebisi'nin nurlandırdığı, her köşesinde, kenarında, dağında, tepesinde O'ndan (sav) bir iz taşıyan şehir...

İslam'ın ilk mescidi; Kuba. Hicret esnasında Kuba'da bir mescit inşa edilir ve inşasında da bizzat Efendiler Efendisi (sav) çalışır. Peygamberimiz, Medine-i Münevvere'den cumartesi günleri binekle ya da yaya olarak buraya gelir ve namazını eda ederdi. Kuba Mescidi, Kur'an-ı Kerim'de de zikredilen bir mescit aynı zamanda. Ve bu mescitte namaz kılmak bir umre sevabına eşdeğer.

Allah Resulü, Kuba'dan ayrılıp Medine-i Münevvere'ye doğru giderken Ranuna Vadisi'ne geldiğinde namaz vakti girer. Peygamberimiz, ashabıyla birlikte ilk cuma namazını burada eda eder. İlerleyen yıllarda buraya yapılan camiye de 'Cuma Camii' adı verilir. Caminin çevresindeki mahallenin adı da mescidin ismini almış durumda. Suudi Arabistan Krallığı, Peygamber Efendimiz (sav)'den kalan bu mescitlere ehemmiyet gösteriyor, bakım ve restorasyonları ihmal edilmiyor.

Okçular Tepesi / Uhud

İslam tarihinde çok kıymetli yerlerden bir diğeri de Uhud Savaşı'nın yapıldığı alan. Bu mübarek beldeyi ziyaret ettiğimiz günlerde tüm Suudi Arabistan'ı etkisi altına alan müthiş bir kum fırtınası vardı. Toz bulutu her tarafı öylesine kaplamıştı ki, kimi zaman şehir görünmüyordu. Bazen koskoca Uhud Dağı dahi tozların arkasında kaybolup gidiyordu. uhud Dağı yanındaki Okçular Tepesi'ne çıkıyoruz. Savaşı sırasında Nebiler Nebisi 50 okçuyu bu stratejik tepeye yerleştiriyor ve Abdullah bin Cübeyr komutasındaki okçulara "Asla bu tepeyi terk etmeyin." diye emrediyor.

Hacca ve umreye gelenler Uhud Savaşı'nın bu stratejik tepesini ziyaret edip şehitlere dualar ediyor. Okçular Tepesi'nin hemen yanında 'Seyyidü's- Şüheda' (şehitlerin efendisi) Hz. Hamza ve şehit düşen diğer sahabelerin kabirleri var. Nebiler Nebisi (sav), Uhud şehitlerini hiçbir zaman unutmadı. Buraya gelir onları ziyaret eder ve selamlardı.

Bin kat daha hayırlı namaz

Medine-i Münevvere'de Mescid-i Nebevi'ye geliyoruz. Burası İslam'ın üç önemli mescidinden biri, Efendimiz'in mescidi... Aynı zamanda mübarek kabirlerinin bulunduğu mekân. Yılın her mevsimi Mescid-i Nebevi tıklım tıklım doluyor. Dünyanın her köşesinden renkleri, dilleri, ırkları farklı yüz binlerce insan akın ediyor Mescid-i Nebevi'yi. Peygamberimiz (sav), "Benim şu mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram haricinde diğer mescitlerde kılınan namazlardan bin kat hayırlıdır." buyuruyor.

Mescid-i Nebevi'de kılınan son bayram namazında mescidin içi, üst katı ve dış avlusu tamamen dolunca insanlar cadde ve sokaklarda namazlarını eda etmek durumunda kaldı. İnsanlığın İftihar Tablosu'nun mescidinde bayram namazı için tam 1 milyon 750 bin kişi bir araya geldi. Mescid-i Nebevi'de artan ziyaretçi sayısından dolayı farklı dönemlerde genişletme çalışmaları yapıldı. Bu çalışmaların en kapsamlısı Kral Fahd döneminde (1985-1990) gerçekleşti ve mescid bugünkü halini aldı. Bugün Mescid-i Nebevi'nin kapalı alanı yaklaşık olarak 100 bin metrekare yani 100 dönüm. Toplam alan ise 235 bin metrekare. Genişletme çalışmaları günümüzde de devam ediyor.

Efendimiz'in yanı başında Rabb'imize el açabilmek...

Peygamber Efendimiz'in mübarek kabr-i şerifleri yeşil kubbenin hemen altında. Yanı başında da Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'in (ra) kabirleri var. Mescid-i Nebevi'de kıldığımız vakit namazının ardından Peygamber Efendimiz'i selamlamak için Babü's-Selam'dan yani Selam Kapısı'ndan içeriye giriyoruz. Nebiler Nebisi'ne selam vereceğiz. Selâm Kapısı'nda Osmanlı tuğrası gözümüze çarpıyor.

Kuba Camii


Osmanlı, bu topraklara çok hizmetlerde bulundu. Bugün bunların izlerine birçok yerde rastlamak mümkün.

Heyecanlıyız çünkü Hz. Peygamberimiz, bir hadisinde, "Vefatımdan sonra kabrimi ziyaret eden, beni hayatımda ziyaret etmiş gibi olur." müjdesi veriyor. Bizimle birlikte bu heyecanı yaşayan o kadar çok insan var ki... Adım adım ilerleyebiliyoruz Mescid'in içinde. Huzura varıncaya kadar geçen sürede herkes Efendiler Efendisi'ne salât ü selâm getiriyor. "Es-salât ü ve's-selâmü aleyke yâ Rasûlallah", "Es-salât ü ve's-selâmü aleyke yâ Habîballah", "Es-salâtü ve's-selâmü aleyke yâ emîne vahyillah". Farklı ülkelerden, farklı milletlerden de olsalar herkesin ortak paydası Allah Resûlü'nün aşkıyla yanıp tutuşması. Âlemlerin Efendisi, Nebiler Nebisi, Allah'ın en sevgili kulu ve elçisi Hz. Muhammed'in (sav) yanına her adımda daha da yaklaşıyoruz. Yaklaştıkça daha da heyecanlanıyoruz. İnsanların en hayırlısının mübarek kabirlerinin tam önüne gelince Efendimiz'e selam veriyoruz: "Es-selâmü aleyke yâ Rasûlallah". Bu selamlama anı tarif edilemez bir his. Keşke o an, oracıkta uzun süre kalabilsem diyoruz ama arkadan gelen kişilere mani olmamak için zoraki ayrılıyoruz. Efendimiz'den sonra İslam'ın ilk halifesi, Peygamberimiz'in en yakın arkadaşı Hz. Ebu Bekir-i Sıddîk'ı (ra) selamlıyoruz. Ardından da ikinci halife, adaletiyle nam salmış Hz. Ömer'e (ra) selam veriyoruz.

Selamlamaların ardından kıbleye dönüp duaya başlıyoruz. Mescid-i Nebevi'de olmanın huzuruyla dualar ediyoruz. Peygamber Efendimiz'in hemen yanı başında Rabb'imize el açıp aman dilemek anlatılamayacak bir duygu. Rabb'imiz, Nebiler Nebisi'nin yüzü suyu hürmetine bizim ve tüm Müslümanların dualarını kabul buyurur inşallah.

ZAMAN

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL