Ramazan ayında Mevlevi tatlarına ilgi artıyor

Konya'da faaliyet gösteren, 13. yüzyıl Mevlevi mutfağına özgü yemeklerin sunulduğu restoran, ramazan ayında yoğun ilgi görüyor.

Ramazan ayında Mevlevi tatlarına ilgi artıyor
GİRİŞ 30.06.2015 11:59 GÜNCELLEME 30.06.2015 11:59 KAYNAK AA
ÖNEMLİ KONULAR

Selçuklu mutfağına has yemek ve içeceklerin sunulduğu, farklı tatları denemek isteyenler için kapılarını açan mekanda, misafirlere o döneme ait mutfak geleneği anlatılarak, Mevlevi kültürü devam ettirilmeye çalışılıyor.

Mekana gelenler oruçlarını Osmanlı ve Selçuklu saraylarında sunulan gül şerbeti ile açıyor. Şerbetin ardından, Mevlana'nın eserleri Fihi Ma Fih ve Mesnevi'de adı geçen "tutmaç", "Fihi Ma Fih" ve "közlenmiş biber" çorbası sunuluyor. Sunum, o dönemde olduğu gibi domates, salça, biber, patates ve zeytinyağı kullanılmadan yapılan yemekler, ardından da 3 çeşit tatlı ile son buluyor.

"Mevlevi mutfağı Türk mutfağını da şekillendirmiştir"

Mevlevi mutfağı hakkında, açıklamada bulunan araştırmacı yazar Dr. Nevin Halıcı, Mevlevi mutfağının, dünyanın en ünlü 3 mutfağından biri olduğuna işaret etti.

Mevlevi mutfağının, tasavvuf mutfağının en önemli kurucu dalı olduğunu anlatan Halıcı, şunları kaydetti:

"Mevlevi mutfağı, Türk mutfağını da şekillendirmiştir. Onun 13. yüzyılda koyduğu birçok kural, Türk mutfağının günümüze gelmesinde etkili olmuştur. Mutfak, Selçuklu döneminin özelliklerini taşır. Yemekler o dönemde kullanılan malzemelerle yapılır. O zamanlar yemeklerde zeytinyağı kullanılmazdı. Patates, domates yoktu. Yani o dönemde Konya coğrafyasının malzemeleri, Selçuklu mutfağını şekillendirmiştir. Mevlevilikte Tanrı'ya ulaşma yolunda her şeyin en güzel yolunun kullanılma özelliğini, mutfakta da görebiliyoruz."

Mekanın işletme müdürü Ulaş Tekerkaya ise eski mutfak kültürünü canlandırma düşüncesiyle yola çıkarak, 13. yüzyıla ait tatların sunulduğu bir mekan açmaya karar verdiklerini söyledi.

Sofrayı kuran kişi anlamına gelen "somatçı" ve Mevlana'nın eseri "Fihi Ma Fih"den esinlenerek lokantaya "Somatçı Fihi Ma Fih" adını verdiklerini anlatan Tekerkaya, mekanda eşi ve annesi ile Mevlevi ve Selçuklu mutfağına ait yemekler pişirdiklerini ifade etti.

"Ramazan ayında farklı bir yoğunluk yaşıyoruz"

Sundukları yemeklerin Mevlana'nın Mesnevi, Divan-ı Kebir ve Fihi Ma Fih eserlerinde geçtiğini aktaran Tekerkaya, mekana gelenlere bu yiyecek ve içecekler hakkında bilgi verdiklerini de dile getirdi.

Yerli ve yabancı ziyaretçileri ağırladıklarını aktaran Tekerkaya, "Ramazan ayında iftar vakti farklı bir yoğunluk yaşıyoruz. Selçuklu ve Mevlevi mutfağına ait tatlarla orucunu açmak isteyenler mekanımıza ilgi gösteriyor. Birkaç gün öncesinden rezervasyonları almaya başlıyoruz. Saat 15.00'ten sonra yerimiz doluyor" diye konuştu.

Tekerkaya, ramazanda sunuma mideyi rahatlatıcı özelliği bulunan gül şerbetiyle başladıklarını belirterek, şöyle devam etti:

"Ardından isteğe göre "tutmaç", "Fihi Ma Fih" ve "közlenmiş biber" çorbası sunuyoruz. İkrama, 'fıstıklı kayısılı tavuk sarma', 'zerdeçallı bulgur aşı', 'zengin soslu biftek' ve 'sebzeli kuzu incik' yemekleriyle devam ediyoruz. Misafirlerimizi, 'sac arası', 'badem helvası' ve 'incir dolması' tatlıları ikram ederek uğurluyoruz. Misafirlerimiz mekanımızdan ayrılırken yemeklerin çok hafif olduğunu söylüyor."

Baharat kültürünü araştırdığı için yemeklerde ağırlık ve şişkinliği önleyen baharatlar kullandığının altını çizen Tekerkaya, "Sunduğumuz menünün altında 'yediğiniz yemekler asla karnınızda şişlik, mide yanması ve ağırlık yapmaz' yazar. Bu, kullandığımız malzemeler ve pişirme yöntemimizden kaynaklanıyor. Menümüz çölyak, protein ve tansiyon hastaları ile vejeteryanlara yönelik hazırlanıyor. Herkesin yiyebileceği yemekler" ifadelerini kullandı.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL