Seymour Hersh'e inan, Müslümanın duasına inanma

  • GİRİŞ23.04.2014 08:58
  • GÜNCELLEME23.04.2014 08:58

Hesapta hepsi toplandı, Lazkiye'de gemilere yüklendi, imhaya gönderildi. Ama hala zehirli gaz atılıyor, hala kimyasal katliamlar yapılıyor.

Rejim kendinden emin, “istediniz hepsini verdik” diyor “elimizde kimyasal kalmadı ki atalım” görüşünde. BM'nin kimyasal anlaşmasını gerekçe gösterip, bundan sonraki gazlı saldırılarda kendilerini temize çıkarma niyetindeler.

Kimyasal silahların taşınma işleminin ardından gerçekleşen zehirli gaz saldırılarında gösterdikleri adres direk muhalifler, dolaylı olarak ise Türkiye.

Seymour Hersh ve Robert Fisk de rejime uluslararası tercümanlık yapıyor. Neticede batıdaki algıyla oynanıyor. Batı zaten kafasının bu konuda karıştırılmasında istekli.

Sonuçta Suriye'de kimyasal silahlar hala mevcut ve hala kullanılıyor. Kim yaptı sorusu sorulunca işin içine Türkiye de sokularak verilen cevaplar algıları bir o yana bir bu yana savuruyor.

Zaten Suriye'de 3 yılı aşkın süredir devam eden şiddetin sırrı da burada. Ben yapmadım, o yaptı, o kendi başına yapamamıştır, bu da ona yardım etmiştir, vs.

El Kaide'yi içeri sok, içerde büyüt sonra ondan iki örgüt çıkar, birbirleriyle dövüştürüyormuş gibi yap. Onlardan biri muhaliflere saldırsın, biri muhaliflerin yanında durur gibi yapsın, rejim gelsin, muhalifleri öldürsün. Sonra en başa dön, El Kaide'yi bul, kim soktu bunları içeri diye sor, cevap Türkiye olsun, bu kısır döngü de böyle devam etsin.

2011 Mart ayından bu yana devam eden saldırı sürecinde her zaman şunu söyledik. Suriye konusunda dünyanın neredeyse tüm ülkeleri menfaat hesapları içerisine girerken bir tek Türkiye Suriye üzerinden hesap yapmadı.

Hesapsız bir şekilde sadece insanlıktan yana tavır koydu. Bu uğurda rejimle birlikte onu destekleyen komşularını da karşısına aldı. Bırakın menfaat gütmeyi aksine zarar gördü.

El Kaide yalanından, palavra savaş planına kadar her türlü suçlama atıldı. Ama Türk hükümeti her şeye rağmen insanlık duruşundan taviz vermedi.

Şimdi Suriye'de kimyasal silahlar kullanılıyor. Dün İdlip'te küçücük bir bebek zehirli gaz nedeniyle son nefesini verdi. Belli ki rejim kimyasal silahlarının tamamını imha etmemiş. Zaten bunun böyle olacağını daha önce söylemiştik.

İşte bir menfaat örneği. İsrail de bu işin peşinde. Ama Suriyeli mazlumları düşündüğü için ya da insan hakları vs için değil. Şam'dan Lübnan'a defalarca kimyasal silah taşıdığı iddia edilen konvoylardan bahsedildi. İsrail zaman zaman bunlara operasyon düzenledi. İsrail'in iddiasına göre rejim kimyasal silahlarını Lübnan'da Hizbullah'a gönderiyor. Onları rahatsız eden ise bugün Suriyeli bebekleri zehirleyen kimyasal silahların günün birinde kendine doğrultulma ihtimali.

Suriyeli o yüzden Erdoğan'a duacı, Mısırlı, Filistinli, Kırımlı, Doğu Türkistanlı, Bangladeşli, Endonezyalı, Pakistanlı, Boşnak, Kosovalı menfaat gütmeden, hesap aramadan, dünyaya inat haykıran adama duacı.

Kanal 7 Haber Merkezi'nin deneyimli haber müdür yardımcısı Semanur Sönmez Yaman, Tayland'daki Budist zulmü altında Erdoğan'a dua eden 80 yaşındaki medrese hocası Muhammed Salih'le bir röportaj yaptı. Salih'in duası tüm mazlumların duasıydı. Çünkü onlar hiçbir menfaati olmadan insanlık adına mücadele eden Erdoğan'ı biliyorlar, binlerce kilometre uzakta olsalar da belki de en iyi onlar biliyorlar.

Oysa yanı başımızda bilmeyenler var aslında bilip de bilmezlikten gelenler var. İşte onlar dualara inat Suriye iftiralarına sığınıyorlar. Tıpkı Başbakan'ın dünkü grup toplantısında Kanal 7'deki o haberi anlattıktan sonra söylediği gibi “ama bunu anlamayacak insanlar var…”

Taha Dağlı - Haber7

tahadagli@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat