Kendisine “Kur'an tercümanı” denen sahabi

Bilgisini o kadar ilerletmişti ki, sahabiler arasında "Hadis denizi, Kur'an tercümanı" unvanlarla anılmaya başlandı. Bu onun için çok büyük bir şeref ve onurdu. Efendimiz'den aldığı derslerin artık hakkını veriyordu. Allah Resulü onu bu halde görseydi çok mutlu olacaktı.

Kendisine “Kur'an tercümanı” denen sahabi
GİRİŞ 29.07.2013 12:46 GÜNCELLEME 29.07.2013 12:46
ÖNEMLİ KONULAR

Peygamber Efendimiz'in amcası Hz. Abbas'ın evinde çok büyük bir şenlik vardı. Herkes o kadar mutluydu ki bu tabloyu resmetmek çok zordu. Hz. Abbas'ın en mutlu günüydü o gün. Çünkü dünyalar tatlısı, nur topu gibi bir oğlu olmuştu. Hz. Abbas, çocuğunu kucaklayarak Efendimiz'in yolunu tuttu. Bu sevinci Nebiler Sultanıyla paylaşmalıydı. Âlemlerin Sultanı bu nur çehreli çocuğa "Abdullah" ismini verdi. Allah Resulü o mübarek elleriyle çocuğun ağzına biraz hurma ezmesi koydu ve dua etti.

Her çocuğa nasip olmazdı böyle bir hadise. Aylar, yıllar geçti, Hz. Abdullah on üç, on dört yaşlarına gelmişti. Artık Hz. Abdullah, Allah Resulü'nün evine gidiyor, orada dersler alıyordu. Zaten o, Peygamber Efendimiz'e akrabaydı. Teyzesi Hz. Meymune, Resulullah'ın mübarek hanımlarındandı. Bundan dolayı Peygamberimize çok sık gider, gecelere kadar orada ibadet eder ve Allah Resulü'nün hizmetlerini görürdü. O kadar çalışkan ve o kadar azimliydi ki Efendimiz'in pek çok iltifatlarına mazhar olmuştu.

Allah'ın emir ve yasaklarına riayet et!

Bir gün Hz. Abdullah ile Allah Resulü beraber oturuyorlardı.

Allah Resulü:

- Ya Abdullah sana bir şey öğreteyim mi?
Hz. Abdullah:Canım sana feda olsun ya Resulullah!
Allah Resulü:

- Sen Allah'ın emir ve yasaklarına riayet et ki; O'nun yardım ve inayetini daima yanında bulasın. Bir şeyler isteyeceğin zaman Allah'tan iste. Bir yardım dileyeceğin zaman Allah'tan dile. Ve şunu da bil ki, bir hususta sana yardım etmek için bütün ahali bir araya gelse Allah'ın senin için takdir etmiş olduğundan fazla bir yardımda bulunamazlar. Sana bir kötülük yapmak için bir araya gelseler, yine Allah'ın senin için takdir ettiğinden fazla zarar veremezler.

Hüzünlü günler başlıyor

Günler ilerliyor, Hz. Abdullah kendini daha da iyi yetiştiriyordu. Efendimiz'den ilim öğrenmeye devam ediyor, her şey çok güzel gidiyordu.
İşte o gün hiç beklemediği bir olay olmuştu. Kâinatın Efendisi ahirete intikal etmişti. Efendimiz'in vefat haberini alınca adeta yere yığıldı. Gözyaşları bir ırmak olmuş akıyordu. O çok sevdiği peygamberini, canından çok sevdiği öğretmenini kaybetmişti. Günlerce ağladı, sızladı ondan ayrılmak çok ama çok zor geliyordu.

On beş yaşında olmasına rağmen Resulullah'tan aldığı derslerle ve Kur'an sayesinde hadis ilminde bir üstat olmuştu. Efendimiz'in vefat etmesiyle her şey bitmiş değildi. Zira o hayatta olsaydı hep çalışmasını, öğrenmesini isteyecekti. O bıkmadan, yılmadan diğer sahabilerden dersler almaya, kendini yetiştirmeye devam etti. Daha küçük bir çocuk olmasında rağmen devrinin büyük sahabeleriyle beraber ilim toplantılarına katılırdı.

O yaşlarda kendini ilimde o kadar ilerletmişti ki, sahabiler arasında, "Hadis denizi, Kur'an tercümanı" unvanlarla anılmaya başlandı. Bu onun için çok büyük bir şeref ve onurdu. Efendimiz'den aldığı derslerin artık hakkını veriyordu. Allah Resulü onu bu halde görseydi çok mutlu olacaktı. Zaten bu düşünce ona hep aşk-şevk veriyordu...

BUGÜN

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL