Her şeyi tek tek ve ayrıntılarıyla bilen: El-Muhsî

Bismihi,
Allah’ım,
El Muhsî,
Gecenin bu zifir kuytusunda bir başınayım. Sessizim ve kendi ruh coğrafyamda kaybolmuşum hatıraların sağanağında. Bir yalnızım ki, bir çaresizim ki, bir kimsesizim ki ancak sen biliyorsun… Izdırabımın sebebini de çaresini de sen biliyorsun. Her şey sana ayandır. Hal böyle iken nefsimizin ellerinde aklı yerinden oynamış yürüyoruz kesretin kirli sularında. Sen ki bizi görürsün. Sen ki sabredersin. Bizi bir başımıza koyma Rabbimiz, bizi günahların koynunda bırakma Allah’ım.
Levh-i Mahfuz’da her anımız kayıtlıdır.
Amel ve davranışlarımızı tanzim eyle Allah’ım.
Ayrıntılarımızla bizi Mahkeme-i Kübra’da rezil rüsva eyleme!

Sevgili
En Sevgili,
Ey Âlemlerin Sultanı,
Her şeyin ayrıntısını bilen Ya Muhsî,
Her türlü sözümüz, fiilimiz, davranışımız madem saha ayandır, madem sen her şeyi görüyorsun bu halimiz bu ahvalimiz pek fenadır. Utanç içindeyiz Rabbimiz. Yüreğimiz kirlenmiş, ellerimiz kirlenmiş, ruhumuz kirlenmiştir. Bir seferberlik halini yaşıyor ruhumuz. Aklımız maddenin işgali altında. Kalbimiz bütün fenalıkları aklamaya çalışsa da, ellerimiz kirlerinden arınsa da ruhumuz şikâyettedir. Bir düzen tutturamamış bir ahengi yakalayamamışız. Seraser bir kahrın içinde yürüyoruz ağlamaklı.
Dualarımızı biliyorsun Rabbimiz.
Ellerimizden bir türlü göklere çıkamayan dualarımızı biliyorsun.
Bizi akla, biz pakla, bizi sevenlerimizle çokla Allah’ım…

Allahım,
Sevgili, En Sevgili,
Ey Âlemlerin Rabbi,
Her şeyi ayrıntılarıyla bilen Ya Muhsî,
Kıyamet günü hiç şüphesiz haklının hakkını alacağı yerdir. Bütün acılarımızla, bütün yaralarımızla, bütün karalarımızla, günah ve sevaplarımızla kapına geliyoruz. Bütün yollar sana geliyor aslında. İki kişi arasında adaleti sağlamayı sadaka kabul ettiğini bile bile terazi şaştı Rabbimiz. Terazi doğruyu tartmıyor, ibre şaştı. Oysa sadaka sadakat idi senin lügatinde.  Sadakat sana verilen sözde durmak, doğru olmaktı. Oysa biz sadaka vermeyi çoktan unutmuşuz. Unutmuşuz gelirken getireceklerimizi.
Niyetimizi biliyorsun Rabbimiz.
İyi başlayıp kötü olan niyetlerimizi biliyorsun Allah’ım…
Seyyah niyetimiz, siyah niyetimiz, ah niyetimiz diyorum…

Allah’ım,
Sevgili Allah’ım,
Her şeyi inceden inceye bilen ve sezen Ya Muhsî,
Zulüm karargâhımız olmuş, birbirimize zulmedip duruyor, kimseler kimselerin ahına tınmıyor. Kalpler kararmış, zulmün mührü vurulmuş kalplere. Zindan yürekler, kandan yürekler; Handan ve candan yürekler olamamış… Olamamış kendi ziyası kararmış yürekler. Birbirimizin hukukunu çiğneyip duruyoruz. Ceset ve ruh birbirine düşmüş kavgadayız. Bizi görüyorsun Rabbimiz.
Bizi nurunla uyandır bu gaflet uykusundan.
Bizi beyaz dualarımızla, niyaz dualarımızla kabul buyur.
Bizi sevdiklerine kat…

Sevgili Allah’ım,
Sevgili,
En Sevgili,
Bütün gizlerimizi, azlarımızı, nazlarımızı bilen Ya Muhsî,
Bizi haktan, adaletten, doğruluktan, iyilikten ve güzellikten ayırma. Amellerimizi iyiliklerimizin, doğrularımızın ve güzelliklerimizin emrine ver. Bizi huruşan etme. Bizi istikametten ayırma Allah’ım!
Haksızlıklardan, çirkinliklerden, yanlışlardan ve dahi günahlardan bizi muaf eyle. Bizi af eyle. Bizi saf eyle. Başkasının şerrinden, belasından ve nifakından sana sığınırız. Adalet gününün zulmünden sana sığınırız. Bizi bağışla.
Bizi dualarımızla, bizi namazlarımızla, bizi niyazlarımızla kabul buyur dergâhına.
Bizi Kıyamet günü koru, gözet.
Bizi sevdiklerine kat…
Senin her şeye gücün yeter.

Meyem Sinan Aybike