Ya Habîr: Her şeyin iç yüzünden, gizli taraflarından haberdar olan

Ya Habîr: Her şeyin iç yüzünden, gizli taraflarından haberdar olan anlamına gelen yüce Allahın ism-i şerifidir.

Ya Habîr: Her şeyin iç yüzünden, gizli taraflarından haberdar olan
GİRİŞ 02.09.2010 09:45 GÜNCELLEME 02.09.2010 09:45
ÖNEMLİ KONULAR

"Hiç Yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır." (Mülk Suresi 14. Âyet)

Ey yücelerin yücesi olan Allahım,
Sevgili, En Sevgili,
Sultanım,
Ya Habîr,
Bu cihanı en küçük zerresine kadar donatıp düzenleyensin. Bütün cümle mahlukatı hiç şüphesiz gören bilen, işitensin. Senin menzilinin dışında, senin bilgin dışında hiçbir şey kıpırdayamaz, hiçbir şey olabilmez Allah’ım. Seherin güne yürüyüşü, kuşluk vaktinin ikindiye koşuşu, gurubun eskil bakışı gelen geceye… Hep senin bilgindedir. Yüreğimizin dönüşü olmayan bir yola girişi, eprimiş ve yırtık yelkenlilerin güvertesinden düşüşümüzü, pişmanlıklarımızı, yakarışlarımızı, düşlerimizi, sen bilir, sen görürsün sultanım.
Zamanın sarkacından düşsek sen görürsün. Utangaç kentlerin kaldırımlarında sergiye koyduğumuz aymazlıklarımız, serkeşliğimiz senin görüşündedir. Beyaza çalan ruhumuzun yazgılarını sildik ve uzak düştük kendimizden. Şimdi geçer not almayan amel defterimizle kapındayız Allahım.
Her şey kayıtlı ve yüzümüz yok, utanıyoruz…
Bizi bağışla, günahlarımızı sil Rabbim, bizi akla…

Münafıktan ve kafirden
Haberi olan “Ya Habîr”
Gizli açık her bir şeyi
Hakkıyla bilen “Ya Habîr”

Rabbim,
Ey büyük Allah’ım,
Sultanım,
Kıyamda, rükuda ve dahi secdede her kapına geldiğimizde derin bir hüznün kıskacındayız. Geçmişimizi, geleceğimizi, ettiklerimizi, etmediklerimizi, düşündüklerimizi, hislerimizi, gizlerimizi, sözlerimizi, konuştuklarımızı, konuşmadıklarımızı tümüyle bilensin. Ayıplarımızı, kusurlarımızı, sırlarımızı duyan, işitensin. Utanıyoruz Allahım utanıyoruz. Bir ibret huzmesini vicdanımızda görüyoruz, hissediyoruz derinin en derininden. Göklere uzanan camilerin koynuna nakşedilmiş celi, rıka, sülüs yazılar gibi, vicdanımızda senin hatların, senin yazıların var. Zaman zaman okuyamadığımız, duyamadığımız, bilemediğimiz, unuttuğumuz vicdanımızın yazılarını yazan sensin. Vicdanımızın sesiyle kalkıp yürüdük, sana geldik Allahım. Bizi bağışla, bizi affet, bizi arıt, bizi durut günahlarımızdan, aymazlıklarımızdan, serkeşliğimizden.
Bizi bağışla, günahlarımızı sil, bizi akla…
Yapılan tüm fiilleri
Suçluları failleri
Zenginleri sailleri
O hale salan “ Ya Habîr”

Ulu Rabbim,
Sultanım,
Ya Habîr,
Senin ilmin olmasaydı, senin lütfun olmasaydı, senin hikmetin olmasaydı, bize nice nimeti lütfetmeseydin dilsiz, basiretsiz bir hiçtik. Ne han olurduk ne hanüman. Ne can olurduk ne canan…Yer ve gök arasını bize öğretip, her zerreden nice manalar yoran dimağımızı ilminle sen donattın. Ağusu içkin zakkumları aklın kuytularında devşiren bilginin ey gerçek sahibi! Senin buyurgan sözlerinin dilencisiyiz. Yorgun şakayıklar gibi unutulmuş vadilerde boynu bükük kalakalmışız Allahım. Özsuyumuz sana olan aşkımız, sana sevdamız. Bizi hiç şüphesiz görüyorsun, işitiyorsun. Kuşku motiflerinin düştüğü ruhumuzun kumaşı, bin parçaya bölünmüş… Lime lime olmuş gönül kumaşımız. Sinsi bir tuzaktan bitap düşüp, ürperen ruhumuzun tüm yangınlarını görüyorsun. Senden gizli, senden saklı, senden ırak hiçbir şey olmuyormuş. Şimdi bu gerçeğin salıncağında savruluyoruz. Bizi hata ve günahlarımızla kabul eyle, bağışla. Mahcubiyetimizi, pişmanlıklarımızı onar, sağalt Allahım.
Bizi bağışla, günahlarımızı sil, bizi onar.

Emrindedir zaman mekân
Hükmündedir her bir imkân
Değişmeyip de hiç bir an
Kararda kalan “Ya Habîr”

Ey Alemlerin sultanı olan kudretli Padişahım,
Sultanım,
Ya Habîr,
İnsan ruhuna nakşettiğin bütün nakışları yalancı desenlerle tahrip eden bir zamanın kollarında, senin ilmin ve hikmetin bütün ziyasıyla yakar ruhumuzu. Bize hatırlatır sonsuzluğu ve sonsuzluğun billur tadını. Senin ilmin hiç şüphesiz her şeyi kaplamıştır. Yapıp ettiklerimizi, eksiksiz biliyorsun, görüyorsun. “Hiç yaratan bilmez mi” diyen yüce sözlerin bir kor düşürüyor yüreğimizin tenhasına. Yüreğimiz yalnız olmadığını kavrıyor. Orada olduğunu, yüreğimizin sesini duyduğunu hissediyoruz. Ne hissettiğimizi, amel ve niyetlerimizi biliyorsun Allahım. Bizim en mahremimizi biliyorsun. Bütün sırlarımız sana aşikar. Senin sabrın sonsuz. Cezalarımızı erteliyor, bizi .bağışlamak için sabrediyorsun.İncitmiyor, utandırmıyorsun.
Ey sabrın padişahı, ey şefkatin pınarı, ey merhametin kalbi,
Ey Sevgili, en sevgili,
Her şey kayıtlı ve yüzümüz yok, utanıyoruz…
Bizi bağışla, günahlarımızı sil Rabbim, bizi akla…
Belagat verip dillere
Kerametli gönüllere
Keşf açıp veli kullara
Kalplere dolan “Ya Habîr”

Allah’ım,
Rabbim,
Sultanım,
Gönüllerimiz ki senin evindir. Evlerin ihrama girdiği vakitleri sen bilirsin Allahım. Evlerimiz sensiz bir hüzün durağıdır. Saatin kadranı zamanı biçip geçerken, ömür aralığı daralırken, göğsümüzün damarları kururken her şey senin bilgin dahilinde tecelli ederken biz gafletlerimizle, kahrımızdan mora kesildik Allahım. Mahcubuz. Biz senin utangaç kullarınız, biz gaflet uykusunda gezinen kullarınız senden af diler, yardım bekleriz. Ellerimiz bağrımızda sana iltica ettik. Biz senin ülkenin mültecisi, biz senin aşkının dilencisi, biz senin kulunuz Rabbim. Kullarına sertaç sensin. Derdimize ilaç sen. Asr-ı saadet büyüsü gibi gönlümüzü saran bu aşk, bir cennet muştusudur ruhumuza. Sana olan aşkımız sonsuzdur Rabbim…
Alemlerin sultanı olan Ey ulu Allahım,
Ey Sevgili, en sevgili,
Her şey kayıtlı ve yüzümüz yok, utanıyoruz…
Bizi bağışla, günahlarımızı sil Rabbim, bizi akla…

 

Meryem Aybike Sinan

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL