Beşer: Hz. Muhammed'in (s.a.v) ahlakı Kur'an'dı

Prof. Dr. Faruk Beşer, Sünnetin Kur'an-ı Kerim'in canlı hale gelmiş şekli olduğunu belirterek, “Hazreti Ayşe annemize ‘Efendimiz'in ahlakı nasıldı?” diye sorduklarında, ‘onun ahlakı Kur'an'dı' demiştir.” diye konuştu.

Beşer: Hz. Muhammed'in (s.a.v) ahlakı Kur'an'dı
GİRİŞ 21.07.2013 10:36 GÜNCELLEME 21.07.2013 10:36
ÖNEMLİ KONULAR

Bağcılar Belediyesi “Ramazan Çadırı-İrfan Sofrası”na konuşmacı olarak katılan Prof. Beşer, “Rahmet Ayında Kur'an Günlüğü” konulu konferans verdi.

Beşer, Peygamber Efendimizin bütünüyle yaşama biçimi, sözleri, takdir ve onaylarının Kur'an'ın canlı görüntüsü olduğunu ifade etti. Beşer, “O'nun sözleri ve fiilleri sünnettir. Etrafında görüp ses çıkarmadığı şeyler de ‘demek ki doğruymuş' diye düşünülerek sünnet olarak kabul edilir.” dedi.

Hazreti Muhammed (s.a.v) 'in yaşama biçiminin ‘sünnet' olarak kabul edildiğini belirten Beşer, “Sünnet Kur'an'ın canlı hale getirilmiş şeklidir. Sünnet Kur'an'ın yaşanmasından ibarettir. Peygamber Efendimizin sözleri, fiilleri ve birilerinde görüp de ses çıkarmadıkları onaylanmış sünnetlerdir.”

“BİR TANE İSLAM VAR”

Allah'ın, Peygamber Efendimize zaman zaman müdahalede bulunduğunu da örnekleriyle anlatan Beşer, sünnetin öyle rastgele fiiller olmadığını belirtti. Beşer, sözlerini şöyle sürdürdü: Hazreti Ayşe annemize ‘Efendimiz'in ahlakı nasıldı? diye sorduklarında, ‘O'nun ahlakı Kur'an'dı' demiştir. Ahlak dediğiniz şey de insanların davranışlarıdır. Efendimizin davranışları Ku'ran ise o zaman onu kolay kolay bir tarafa atabilmek olabilir mi? Dinimizin yegane kaynağı Kur'andır. Ama sünneti unutmayalım. Peygamberimiz tam anladı tam yaşadı. Bir tane İslam var, o da Peygamber Efendimizin yaşadığı İslam'dır.”

İslamiyet'in merkezinde Kur'an'ın yer aldığını belirten Beşer, sünnet, fıkıh ve ayetlerin tefsirinin de açılmış hali olduğunu kaydederek, dışarıya doğru biraz daha geniş daire çizildiğinde tasavvuf gibi bir anlayışın ortaya çıktığını vurguladı. Beşer, “İnsanlara İslam'ı anlatmaya merkezden başlamalıyız. Eğer en geniş çemberden başlarsanız o çemberi ömrünüz boyunca tamamlayamazsınız.” dedi

Müslümanlara büyük zulümlerin yapıldığı “fetret döneminden” de bahseden Beşer, Kur'an'ın ve diğer dini kitapların yakıldığını, ‘Allah' demenin yasaklandığını ve çocukların dinlerini öğrenemeden büyüdüklerini anlattı. Daha sonraki yıllarda imam-hatiplerin kurulduğunu ve kuran kurslarının açıldığını hatırlatan Beşer, insanların dini kitapları yakından tanımaya ve ilgilenmeye başladığını belirterek şöyle konuştu: “Allah lütfetti insanlar eski kitapları okumaya başladılar. Doğru bildikleri yanlışları gördüler. ‘Demek böyleymiş ‘ diye düşünmeye başladılar.

“ÇİZGİ FİLMLERE DİKKAT”

Kur'an'ın sadece okunmak için değil yaşanmak için geldiğini belirten Beşer, “Okursunuz, anlarsınız ve anladığınızı yaşarsınız. Önemli olan anlamaktır. Kur'an'ın anlaşılması için bir takım şifrelere hesaplara gerek yok. Kur'an'ın en iyi anlaşılması için takvalı ve bilgiye dayalı amel sahibi olunmalıdır. Eğer öyle yaparsanız yaşamak ve anlamak anlamına gelen ‘furkan' sahibi olursunuz.” dedi.

Bir insanın, ‘Lailahe İllallah' demesiyle cennete gideceğini ve ebedi cehennemden kurtulacağını da kaydeden Beşer, fakat bu dereceyle İslam'ın diğer dereceleri arasında çok büyük mesafeler bulunduğunu vurguladı.

Televizyonlardaki birçok çizgi filmdeki tehlikelere de dikkat çeken Beşer, bir tane dahi “Allah” isminin geçmemesine dikkat çekti.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL