Enderun usulü teravih namazı
Osmanlı iç teşkilatında, sarayda, Hırka-i Saadet'te, saray camileri, büyük cami ve dergahlarda kılınan Enderun usulü teravih namazı, Buhurizade Mustafa Itri Efendi'ye (1712) dayanıyor.
Enderun usulü, iki şekilde uygulanıyor. Birincisi imam müezzin topluluğunu makam geçkileri ile yönlendirir, ikincisinde ise makamlar arasındaki geçkileri müezzinler sağlar. İlk gecede müezzinler geçkileri sağlar. Fatiha'dan sonra okunan zamm-ı sureler rastgele seçilmiyor. Manalarına bakılarak tertip ediliyor. Örneğin rahmet ayetleri, tesbih ayetleri ya da Hz. Muhammed (sav)'den bahseden ayetler tercih ediliyor. İlk on günde Ramazan ayına ulaşmaktan duyulan sevincin dile getirildiği ilahiler, ikinci on günde Allah'tan rahmet ve merhamet niyaz eden ilahiler söyleniyor. Son on günde ise Ramazan'ın uğurlanmasından duyulan hüzünlü ilahiler meşk ediliyor.
TERAVİH GRUPLARI İSTANBUL'U GEZİYOR
Eskiden gezici teravih grupları şehirleri gezer, teravihleri kıldırırmış. Tilavetler arasında şerbet dağıtılır, namaza geç gelen, imamın makamından kaçıncı rekatta olduğunu anlarmış. Bu usul ve tertipler sözlü olarak aktarıldığı için bugünlere ulaşan yazılı kaynaklar pek yok. Ancak, Sultan Abdülaziz'in torunu Mahmut Şevket Efendi'nin günlüğü yıllar sonra Emin Saraç'a intikal etmiş. İçinde dönemin teravihleri var.
Türkiye'de musiki eğitimi almış müezzin sayısı azalınca 1950'li yıllarında bu gelenek tamamen ortadan kalkmış. 1996 yılında Mehmet Kemiksiz, Üsküdar'da musiki yeteneği olan müezzinlere eğitim verip çevre camilerde Enderun usulü teravihi kıldırmaya başlamış. 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın desteğiyle de kadroyu genişletmiş. Hatta çalışmaları kayda alınmış, bütün müftülüklere gönderilmiş. Kitabı basılmış. Hüdai Tasavvuf Topluluğu'nu çalıştıran ve baş müezzinlik görevini üstlenen Kemiksiz, bu geleneğin yıllarca devam etmesini istiyor.
GELENEK KARAMAN'DA YAŞATILIYOR
Karaman'da geçtiğimiz yıl Aktekke ve İmamı Azam camilerinde kılınan Enderun usulü teravih namazı bu yıl il genelindeki tüm camilerde bir kez uygulanacak. Bununla ilgili bir takvim hazırlayan Karaman İl Müftülüğü, teravih namazını kılan tüm Karamanlıların bir kez de olsa kendi camilerinde bu şekilde namaz kılması için çalışma yaptı.
Bundan 70-80 yıl öncesinin Ramazanlarında İstanbul'un bütün camilerinde ve konaklarda kılınan teravih namazlarında uygulanan, ancak daha sonra unutulup büyük camilerden bile kalkan bir gelenek, Karaman'da bir kez daha geniş bir kitleyle tanıştırılmış olacak. İl Müftüsü Nuri Değirmenci, 'Enderun' usulü teravihin 18. yüzyılda Osmanlı Sarayı'nda geliştiğini ve tüm Osmanlı topraklarına yayıldığını belirtti. Değirmenci, şu bilgileri verdi: "Köklü Ramazan geleneklerimizden biri olan, geçmişi Osmanlı Sarayı'nın entelektüel yüzü Enderun'a dayanan, Ramazan ayına özel 'Teravih Tertibi ve Cumhur Müezzinliği' uygulamasının gelecek kuşaklara aktarılması, yeni uygulayıcıların yetiştirilmesi, ibadet hayatımızdaki kültürel zenginliğin devamlılığına ve ihyasına önemli bir katkıda bulunacak."
Karaman'da 10 imam-hatip ve müezzinin geçtiğimiz yıl yaklaşık 2 ay eğitim aldığını sözlerine ekleyen Değirmenci, 2010 İstanbul Kültür Başkenti projeleri kapsamında İstanbul'da 30 camide yapılan 'Teravih Tertibi ve Cumhur Müezzinliği' uygulamasının Anadolu'da ilk uygulama olduğuna dikkatleri çekti. Uygulamanın ibadetin estetiği olduğunu belirten Değirmenci açıklamasında, "Uygulama teravih namazının her dört rekatının Türk musikisinin değişik makamlarında eda edilmesini, bu makamlarda bestelenmiş ilahilerle süslenmesini içeriyor." bilgisine yer verdi.
-
mehmet boyraz 12 yıl önce Şikayet Etbuhurizade mustafa ıtrî kimdir?. sultân üçüncü muhammed hân “rahimehullahü teâlâ” zemânında yaşamış olan ıtrî efendi, bir din âlimi değildi. meşhûr beethoven gibi, bir mûsikî üstâdı idi. islâm tekbîrini, segâh makâmına bestelemekle, islâmiyyete bir hizmet yapmamış, dîne bir bid’at karışdırmışdır. müzik perdelerine uydurmak için, kelimeler değişdirilmekde, ma’nâları bozulmakdadır. insanlar, nağmenin kulaklara ve nefse olan te’sîrine kapılıp, tekbîrin ma’nâsı ve kalbe ve rûha olan te’sîri gayb olmuşdur. kur’ân-ı kerîm ve mevlidler de, böyle mûsikî ile okununca, kelimeler bozularak ma’nâları değişiyor. te’sîri ve sevâbı kalmıyor. kur’ân-ı kerîmi güzel ses ile ve tecvîd ile okumalıdır. bu vakt te’sîri ve sevâbı çok olur.Beğen
-
mehmet boyraz 12 yıl önce Şikayet Etenderun mektebi. enderûn mektebi, (osmanlı türkçesi: اندرون مکتب) ıı. murat zamanında kurulup, zamanla çeşitli değişikliklere uğramakla beraber osmanlı devleti'nin son zamanlarına kadar (1908) varlığını sürdüren bir saray okuludur. hıristiyan ailelerden devşirilen çocukların zekî ve gösterişlileri saraya alınarak özel bir şekilde yetiştirilirlerdi. fatih sultan mehmet döneminde geliştirilmiştir. enderûn mektebine alınan çocuklara, kur'an-ı kerim, tefsir, hadis, kelâm gibi dini dersler, edebiyat, inşa (şiir), dil bilgisi, arapça, farsça gibi dil ve edebiyat dersleri ve matematik, coğrafya, mantık gibi müspet ilimler dersleri okutulurdu. bir taraftan da osmanlı saray geleneği ve görgüsüyle, protokol kaideleri ve bürokratik işler öğretilirdi. bunların yanında çeşitli sanat kollarında beceriler kazandırıldığı gibi sportif faaliyetlere de yer verilirdi.Beğen
-
mehmet boyraz 12 yıl önce Şikayet Etmusikinin dindeki yeri(onlarca kaynak verilir ancak burası yeterli değil). bazıları, kitaplardaki sima kelimesini çalgı olarak tercüme ettikleri için mubah çalgılar da var zannedilmektedir. (bir zaman gelecek, ümmetimden bazısı, zinayı, ipek giymeyi, içki içmeyi, mizmarı [çalgıyı] helal addedecektir.) [buhari] (musiki, zinaya yol açar.) [mektubat-ı rabbani 3/41] (musiki, kalbde nifak hasıl eder.) [beyheki] (suyun otu büyüttüğü gibi, şarkı, oyun ve eğlence kalbde nifakı büyütür. allah’a yemin ederim ki, suyun otu büyüttüğü gibi, kur’an ve zikir de, kalbde imanı büyütür.) [deylemi]Beğen Toplam 1 beğeni
-
mehmet boyraz 12 yıl önce Şikayet Etbid'at.... ibadette bid'at, resulullahın ve dört halife zamanında bulunmayıp da, dinimizde, sonradan meydana çıkarılan, uydurulan inanışlara, sözlere, işlere, şekillere ve âdetlere denir. ibadetlere bid'at karıştırmak büyük günahtır. bid’ati sünnet diye işlemek haramdır. bunların hepsini din diye, ibadet diye uydurmak veya dinin önem verdiği şeyleri dinden ayrıdır, din buna karışmaz demek bid'attir. bid'atlerin bazıları küfür, bazıları büyük günahtır. hadis-i şerifte, (her bid'at sapıklıktır) buyuruldu. (müslim) bid’at çıkaran, dinde noksanlık görüp bazı hükümleri değiştirmeye, yeni hükümler koymaya çalışır. sahih hadisleri uydurma zanneder, islam âlimlerini beğenmez. bid’at ehli kibirlidir.Beğen
-
Arslan Timur Hlial 12 yıl önce Şikayet Etpek çok ulema varken ben bilmem ama. şu bidat denilen şey nedir? musikinin islamdaki yeri nedir? enderun denen şey rekat aralarında saz çalıp türkü söylemekmidir? osmanlı her şeyi doğrumu yapmıştır? bak ya cevapları yazın yada yaşarla beyaz hocanın yanına murat bardakçıyla nihat hocayı alıp oturum yapacağım.Beğen