Felçli haliyle beş kez hacca giden Allah dostu
İstanbul'da medfun Allah dostlarından biri olan Murâd-ı Münzevî Hazretleri, 3 yaşındayken ayakları felç oldu. Fakat ayakları sağlam olanlardan daha fazla dünyayı dolaştı.
Mahmut Sami Şimşek'in Tarih Sandığı'na taşıdığı çarpıcı hikaye
Nice gözler, baktıkları halde görmezken, nice ayaklar yürüyebildikleri halde 'gidilmesi gerekene' gitmezken, Murâd-ı Münzevî doğduğu Buhâra şehrinden, babasının vazîfe yaptığı Semerkand'a, daha sonra ilim tahsili için Keşmir'e, oradan Hicaz'a, Hindistan'a, Bağdat'a, İsfahan'a, Belh'e, Kâhire'ye, Şam'a, nihâyet İstanbul'a seyahat etti. Tam 5 defâ da hacca gitti.
Temmuz'un bu sıcağında düştük yollara. Yorgun-argın, terden bezgin, sıcaktan pişmiş bir vaziyette tırmanıyoruz Eyüp Nişanca semtinin dik ve dar yokuşlarını. Yorgunluktan şikâyet edenleri, homurdananları uyarıyorum: "Bu şikâyetler burada, zülf-i yâre dokunur. Susun ve sabredin.
Bu cümleme bir mânâ veremeyenler soruyorlar. Ama cevabım aynı: "Susun ve sabredin. Burada yorgunluktan şikâyet edilmez. Bak, kimsenin yardımı olmadan yürüyorsunuz." Nihâyet yokuşun sonundaki düzlüğe çıkıyoruz. Dar sokakların arasına sıkışıp kalmış kahverengi taşlardan mâmul geniş bir bahçe... İçinde sıra sıra dizilmiş, saygıyla el-pençe divan durmuş, susma orucu tutan derviş mezar taşları... Bahçenin demir kapısını ağır ağır aralayıp giriyoruz içeriye. Avluda dergâh, dergâha açılan türbe ve ayrı bir bina olarak da bir medrese ile bir mescid bulunuyor.
AYAKLARIMIZA ŞÜKRETTİREN VELİ
Ağaçlarla gölgelenmiş bir avluda, huzur veren bir sükûtun tam ortasındayız. Sıcağın tesirini bahçedeki ağaçların gölgeleri engellemeye çalışıyor. Tam karşımızda tarçın renkli bir dergâh. Ve yanında İstanbul'da medfun büyük alimlerden biri olan Murâd-ı Münzevî Hazretlerinin türbesi. (Diğer ikisi: Abdülfettah el-Akrî ve Mehmet Emin Tokâdî). Kapının önünde durup gurubuma dönüyorum. Karşımda hilâl şeklini almış, nefes nefese gözümün içine bakıyorlar. Biliyorum, ilk merak ettikleri şey, az önceki yokuşun başında sarf ettiğim cümleler. Yokuşu, düzü, hendeği, tümseği atlayan ve bizi buralara kadar getiren ayaklarımıza şükretmemiz, şu kadarcık yoldan şikâyet etmememiz gerektiğini en iyi Murad-ı Münzevi hazretlerinin türbesinde anlatabilirim.
FARUKİ'NİN TALEBESİ
1644'te Buhârâ'da doğdu. Soyu, Hz Hüseyin vâsıtasıyla Peygamberimiz'e dayanır. Babası Semerkand'ın nakîbül-eşrâfı (seyyid ve şeriflerin resmî işleriyle ilgilenen makam) idi. İlim tahsili için evvelâ Keşmir'e gitti. Sâdece din ilimlerinde değil, fen ilimlerinde de yüksek bir mertebe elde edinceye kadar çalıştı. Hacca da gittikten sonra Hindistan'a yerleşti ve orada 140 Bin talebesinin ilimde yüksek bir bertebeye ulaşmasına vesîle olan Muhammed Mâsum Fârukî Hazretlerine talebe oldu. Akabinde tekrar hacca giden Murâd-ı Münzevî 3 sene Hicaz'da kaldıktan sonra evvelâ Bağdat'a, daha sonra İsfehan, Buhara, Belh ve Semerkand'a giderek o şehirlerdeki âlimlerden ilim tahsîl etti. 3. Defâ Hacca gittikten sonra da Kâhire ve Şam'ı ziyâret etti. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfine ittibâen Şam'a yerleşti ve orada evlendi. Hattâ Sultan 2. Mustafa, ona Şam'da bir köy verdi. Bu köy hâlâ O'nun adıyla meşhurdur. 1681 senesinde 37 yaşındayken İstanbul'a geldi. Eyüp'e yerleşti. Bu arada hemen hemen her büyük zâtın başına gelen bir şey onun da başına geldi. Hicretin çileli yolu O'na da göründü ufukta. Türlü fitneciler, iftirâcılar, derken büyüklüğü o dönemin devlet erkânı tarafından yeterince anlaşılamamış bu zât, Çorlulu Ali Paşa tarafından kısa bir süre İstanbul'dan sürüldü.
TAM 5 KEZ HACCA GİTTİ
Bu vesîle ile 4. defâ hacca gitti. Dönüşte, Şam'da 1 seneye yakın kaldıktan sonra tekrar hacca gitti. Bu O'nun 5. Haccıydı. Bir süre de Hicaz'da kaldıktan sonra 1708'de 2. Defâ İstanbul'a geldi. Bu 2. gelişinde de Yavuz Selim semtinde ikâmet etti. Bir ara Bursa'ya gitmişse de uzun süre kalmayıp tekrar İstanbul'a döndü. Bu 3. gelişinde yeniden Eyüp'e yerleşti. Reisü'l-Etibbâ Nuh Efendi Yalısı'nda kaldı. Nişancı Mustafa Paşa Caddesi'ndeki dergâhında yıllarca talebe yetiştirdi.
Beş vakit Eyüp Sultan Camii'ndeydi
"Murâd-ı Münzevî Hazretleri 3 yaşındayken ayakları felç oldu. Fakat ayakları sağlam olanlardan daha fazla dünyayı dolaştı. Nice gözler, baktıkları halde görmezken, nice ayaklar yürüyebildikleri halde 'gidilmesi gerekene' gitmezken, Murâd-ı Münzevî doğduğu Buhâra şehrinden, babasının vazîfe yaptığı Semerkand'a, daha sonra ilim tahsili için Keşmir'e, oradan Hicaz'a, Hindistan'a, Bağdat'a, İsfahan'a, Belh'e, Kâhire'ye, Şam'a, nihâyet İstanbul'a seyahat etmişti. Tam 5 defâ da hacca gitti. O zamanlar hac yolculuğunun kara yoluyla, kervanlarla yapıldığını ve sâdece gidişin 6 ay sürdüğünü de hesâba katın lütfen. Ve bu zâtın ayakları felç. Başkalarının yardımı ve desteğiyle gidiyor. Tüm bu seyahatlerinde amaç ilim ve rızâ makâmını elde etmek.
Murad-ı Münzevi Hz. 1741'de 75 yaşında iken İstanbul'da vefât etti. Cenâzesi, her gün bu dik yokuşları felç olduğu halde günde 5 defâ tırmanarak vakit namazlarına gidip geldiği Eyüp Sultan Câmii'nde mahşerî bir kalabalık tarafından kılındı. Ve Münzevî Câmii karşısındaki medresenin dershânesine defnedildi. Bu medrese, Sultan 1. Mahmûd devrinde şeyhülislâm olacak olan Ahmed Ebülhayr Efendi tarafından yaptırılmıştı. Murâd-ı Münzevî vefât ettiğinde onu medresenin dershanesine defnettiren ve medreseyi dergâh hâline getirten de yine Ahmed Ebu'l-Hayr Efendi'dir. 10 yıl şeyhülislâmlık yapan Ebu'l-Hayr Efendi 1741'de vefât edince, dergâh mezarlığında (Asitâne'de) pederinin yanına defnedildi. Şu an her ikiside yan yana ve avludadırlar. Bu dergâhı yaptıranın, Şeyhülislâm Minkarizâde Yahyâ Efendi'nin dâmâdı Çankırılı Mustafa Efendi olduğu da söylenir.
Ordu sefere çıkarken ondan dua isterdi
Murâd-ı Münzevî Hazretleri onca seyahatin yanında bir çok eser de yazabilme kudretini göstermiştir. Eserlerinden bâzıları:
1- El-Müfredâti'l-Kur'âniyye Tefsîri
2- Silsiletü'z-Zeheb fi's-Sülûki ve'l-Edeb
3- Er-Risâle fi't-Tasavvuf
4- Mektûbât ve'l-Melfûzât
Çok defâ Osmanlı ordusu sefere çıkmak üzere iken Vezir Kethüdâsı, Murâd-ı Münzevî'ye gönderilir, duâ ve istimdâd istenirdi. Celvetî tarîkatı büyüklerinden İsmâil Hakkı Bursevî hazretleri, Ahidnâme'sinde, Murâd-ı Münzevî Hazretleri için şöyle buyurmuştur: "İlâhî aşk sâhiplerine, Murâd-ı Münzevî'nin kabrini ziyâret etmek lâzımdır. Bereketi görülen makamlardandır." Ziyâretimin sonunda gurubuma soruyorum: Hâlâ yorgunuz diyen var mı?
YENİ ŞAFAK - PAZAR
-
ibrahimkarakaya 12 yıl önce Şikayet Et1 kere gidenin 1 daha 1 daha gitmesi doğru değil. geçmişte olmuş ama günümüzde tüm dünyada 1 kez gidenin tekrar gitmesi engellenmeli.Beğen Toplam 1 beğeni
-
semra 12 yıl önce Şikayet Et???????. zübeyir efendi, bu haramlığa peygamber efendimizin(s.a.v) ve iki sevgili arkadaşının bulunduğu türbe de dahil mi, o sebeple mi ingilizlerin desteği ile yıkmak istedi senin ilham aldığın azgın suudi rejimi. mali de selefi sapıklar hızını alamamış camilere saldırıyor ve yakıyorlarmış. sizlere kabir ve cami yıkıcı denilse yeridir. selefiler işine gelen hadisi şerifi kabul eder işine gelmeyenleri reddederler bu hadisi şerifi nasıl olmuşta kabul etmişsiniz acaba söylenme sebebi neymiş? öyle ise neden peygamberler vefat ettiği yere gömülürler denilmiş acaba neden bir evin içine gömüldü yüce peygamber efendimiz(s.a.v) bu yazıda anlatılan büyük bir allah adamının güzellikleri ki kimse ona tapmıyor, bunu görmek yerine.. birde suriye de , b ursada ingilizlerin yerle bir etmek istedikleri allah dostlarının kabirleri var. ve bugün filistinde bombalarla yerle bir edilen kabirler var. neden bunları göremiyorsunuz.Beğen Toplam 4 beğeni
-
Zübeyir Güdücü 12 yıl önce Şikayet Ettürbelerin dindeki yeri. türbelerin dindeki yeri peygamberimiz s.a.v buyuruyorki allah yahudi ve hiristiyanlara lanet etsin onlar peygamberlernin mezarlarının üzerine mescitler inşa ettiler diye beddua ediyor o yüzden içinde mezar olan tüm türbeler haramdır.Beğen Toplam 4 beğeni
-
hakan bekmez 12 yıl önce Şikayet Etmurad-ı münzeviye selam olsun.... murad-ı münzevi hazretlerine yüce allah tekrar tekrar rahmet etsin, kabrini cennet bahçesine çevirsin, sonsuz hayatında bütün günahlarını ve hatalarını bağışlayarak ona sonsuz cennet hayatını nasip etsin...! ayakları felç iken 5 kez hacca gitmek en büyük başarılardandır hatta tarifi imkansız bir ibadettir... insan kolları,bacakları kopsa kulağı bile duymasa gözüyle kılacağı namaz, içinden edeceği gönülden bir dua ile adeta yüce allah'la yüz yüze gelir ve onun rahmetinin ve nurunun serinliğini hisseder ve de ihya olur... yüce allah uzuvlarımızı ya da önemli organlarımızı kaybettirecek ve bizi elsiz kolsuz bırakacak kadar ağır imtihanlardan muhafaza eylesin ve de rahmetiyle kuşatsın inşallah..!Beğen Toplam 13 beğeni