Hz. Bilal'in göz yaşartan peygamber sevgisi

O, Efendimiz'in müezziniydi. Son ezanını okuyordu. Halk o kadar coşmuştu ki, Peygamber Efendimiz yaşıyor sandılar. O günden beri dünyada bir daha böyle bir ezan okunmadı. Bilâl Habeşî Hazretleri de başka ezan okumadı...

Hz. Bilal'in göz yaşartan peygamber sevgisi
GİRİŞ 25.07.2012 13:39 GÜNCELLEME 25.07.2012 15:47
Bu Habere 5 Yorum Yapılmış
ÖNEMLİ KONULAR

Derleme: Ali Demirel

Bilâl Habeşî Hazretleri, ilk imân eden sahabilerdendi. Müslüman olmadan önce Mekke'de müşriklerin ileri gelenlerinden Ümeyye bin Halef'in kölesi idi.

Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem), Kâbe'yi putlardan temizledikten sonra Hz. Ebu Bekir'in vesileliği ile Müslüman olan Efendimiz'in müezzini Hz. Bilâl, burada ezan okuyarak, ortalığı tevhid nameleriyle coşturmuştu.

Peygamberimiz'in vefatı üzerine, ona karşı büyük bir sevgi duyan Hz. Bilâl, Medine'de kalmaya dayanamayıp, ayrılmak zorunda kalmıştı. Hz. Ebu Bekir, Bilâl'e yanında kalması için ısrar ettiği halde, Hz. Bilâl ona şöyle demişti:

- Eğer sen beni Allah için azat ettinse, bırak istediğim yere gideyim; yok kendi nefsin için azat ettinse beni yanında alıkoy!

Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir ona istediği yere gidebileceğini söylemişti. O da Şam dolaylarına gitti.
Hz. Ömer, hicrî onaltıncı yılda Suriye ve Filistin'e gittiği zaman, Bilâl onu karşılamaya çıkarak Câbiye'ye gelmişti. Sonra halife ile beraber Kudüs'e giderek, bu kutsal şehrin teslimi sırasında bulunmuş ve Hz. Ömer ile birlikte Kudüs'e girmişti. Hz. Ömer, burada, Resûlullah'ın vefatından beri ezan okumayan Bilâl'den ezan okumasını rica etmiş, Hz. Bilâl de halifenin ısrarına dayanamayarak ezan okumuştu.

Hz. Bilâl ezanı okumaya başlar başlamaz, Hz. Ömer ve diğer sahabiler, Resûlullah dönemini hatırlayarak, gözlerinin önüne, geçmiş günleri getirip hüngür hüngür ağlamaya başladılar. Bilâl'in ezanını dinleyenlerin hepsi, kendilerinden geçmişlerdi.

BUNCA AYRILIK YETMEDİ Mİ YA BİLÂL?

Hz. Bilâl, bir gece rüyasında Resûlullah Efendimiz'i gördü. Sevgili Peygamberimiz kendisine adeta sitem ettiler; "Bunca ayrılık yetmedi mi, Ya Bilâl? Hala kabrimi ziyaret etmeyecek misin?"

Zavallı yüreği, duracak hale geldi. Heyecan ve ter içinde uyandı. Hemen hazırlığa başladı. Şafak sökerken, ince, uzun ve garip deveciğiyle; mübarek Medine yollarına düştü. Biricik Efendisi'ne yaklaştıkça havayı kokluyor, taşları toprakları okşuyor ve gözyaşı döküyordu. Issız çölleri yara yara Medine'ye ulaştı.
O'na rastlayanlar, selam veriyorlardı. Sonra da yanındakilere diyorlardı ki;

- İşte Bilâl, Bilâl Habeşî, işte Hazreti Peygamberin müezzini. O'nun gibi ezan okuyan, bu dünyaya gelmemiştir.

Fakat o, hiçbirini duymuyor, görmüyordu. Sanki çok kuvvetli bir mıknatıs, onu kendisine çekiyordu. Peygamber Efendimiz'in mübarek kabrine doğru ilerledi. Yüce makama erişirken Kur'ân-ı Kerim okudu.

SON DEFA EZAN OKUYORDU

En sonunda sevgilisinin kabrinin yanında bayılarak yıkıldı. Ayıldığı zaman, başucunda, sevgilisinin sevgili torunları Hasan ve Hüseyin Hazretleri; saçlarını okşuyorlardı. Sanki dünyalar onun oldu. Sarıldılar, kucaklaştılar, ağlaştılar; "Yavrularım! Ne kadar da dedeniz Hz. Resûlullah gibi kokuyorsunuz!" dedi.
Hz. Hasan sordu: "Dedemiz seni de çok severdi. Acaba O'nun hatırı için, bir şey istesek yapar mısın? " Hz. Bilâl çok şaşırdı; "Bu ne biçim söz? Bu kölenizden ne emredersiniz, yerine getiririm!". "Senden, bir defa da olsa ezan dinlemek istiyoruz. Ricamız sadece buydu." dedi.

Ertesi sabah Bilâl Habeşî, son ezanını Mescid-i Nebevî'de okudu. Yanık ve hasret dolu sesiyle; "Allahu Ekber! Allahu Ekber!" dediği zaman bütün Medine halkı ayağa kalktı. "Eşhedu en lâ ilâhe illallah! Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah" deyince kadın-erkek, genç-ihtiyar, çoluk-çocuk, hatta yataklarındaki hastalar bile, sokaklara döküldüler. Mescid-i Nebevi'ye koştular. Halk o kadar coştu ki, Peygamber Efendimiz yaşıyor sandılar. O günden beri dünyada, bir daha böyle bir ezan okunmadı. Bilâl Habeşî Hazretleri de başka ezan okumadı.

Onlar, böylesine Hz. Muhammed aşığı kimselerdi. Onu canlarından öte seviyor, aziz hatırasına sahip çıkıyor, hayatlarının her karesinde onun getirdiği prensipleri yaşıyorlardı. Ya biz!?

BUGÜN GAZETESİ

YORUMLAR 5
  • SABIR SABIR 12 yıl önce Şikayet Et
    ya resulallah. ashabını nasıl aşkınla kavurdunsa onlara allah yolunda çektikleri eziyetleri. hakaretleri, aşağılanmaları, katledilmeleri, ateşe atılmaları saadet asrı diye tanımlattınsa, bizde senin ümmetiniz ey nebi. bize de aşkından ver.verki kardeşlerimiz eza cefa altında koklasınlar o mübarek kokunu.
    Cevapla
  • ÖMER HÜSEYİNOĞLU 12 yıl önce Şikayet Et
    ey bilal(r.a) bir daha oku. öyle oku ki israfil (a.s) surundan önce uyandırsın bizi.öyle bir çağır ki fahri kainata(s.a.v) ümmet olduğumuzu hatırlayabilelim.
    Cevapla
  • Mehdi Talebesi 12 yıl önce Şikayet Et
    şimdi bu güzel yazıyı okuyan samimi. müslümanların benim gibi gözleri dolmuştur belkide ağlamıştır.peki efendimizi (sav) bu kadar seven müslümanlar neden efendimizin bize müjdesi olan, hadisi şeriflerde kendisinden bahsedilen mehdi as ı arayıp bulup elini öpüp, efendimizin torununa sarılmıyorlar.neden onu tanımayıpda müşriklerin, efendimize (sav) yaptıkları gibi küfür içindeler.size tavsiyem mehdi as'ı arayın bulun yoksa yandınız.nasıl şimdi efendimiz (sav) zamanındaki müşrikleri, münafıkları kınayıp kızıyosanız, farkında olmadan o duruma düşmeyin.nasıl bulucam diyen, eğer samimi müslümansa hadisi şeriflere bakacak ve bulacak, sadece bu kadar, çok zor değil.said nursi hz leride bu kutlu şahsın görevlerinden bahsetmiştir risalelerde 5000 sayfalık külliyatın 300 sayfası mehdiyeti anlatır.arayıp bulmayan, bulmak istemeyn, göz ardı eden hele hele karşısında duran helak olur.
    Cevapla
  • Durmus Cetin 12 yıl önce Şikayet Et
    hz allahim affet . yarab muslumanlar azap zulum cekiyo bizi affet biz ne bicim muslumaniz allahim yardimini bekliyoz yarab acil muslumanlar oluyo sehit ediyolar ne zaman bitecek bi izdirap yarab
    Cevapla
  • HALİL İBRAHİM ORUÇ 12 yıl önce Şikayet Et
    sevgililer sultanına selam olsun..... selat ve selam o nun, alinin, ashabının, tabiinin ve tebetabiinin üzerine olsun. ey sultanlar sultanı.... ayrılışınla dünyayı yetim ve öksüz bıraktın. sana muhtaç olduğumuz, senin yokluğunu hissettiğimiz dönemlerdeyiz. sana ne kadar ihtiyacımız var. senin dinine inananlar bu gün dünyanın çeşitli yerlerinde (doğu türkistan, çeçenistan, filistin, arakan vs... ) zulüm ve baskı altındalar. bizlere bırakmış olduğun kardeşlik ruhunu yaşatamadık, hani bir elin parmakları gibiydikya, senin hadisini yaşatamadık. sana o kadar ihtiyacımız varki ... ey resul imdadımıza yetiş... kardeşlerimiz, bacılarımız hindu köpekleri tarafından arakan da katledilmekte ve ümmet buna seyirci kalmaktadır.
    Cevapla