Prof. Görmez'den gerçek hadis örnekleri

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, İslam dünyasının merakla beklediği “Konulu Hadis Projesi” ile ilgili, "İnşallah ramazan ayı içerisinde tamamlanmış olacaktır” dedi.

Prof. Görmez'den gerçek hadis örnekleri
GİRİŞ 01.08.2011 07:16 GÜNCELLEME 01.08.2011 07:16
Bu Habere 3 Yorum Yapılmış
ÖNEMLİ KONULAR

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, İslam dünyasının merakla beklediği “Konulu Hadis Projesi” ile ilgili, “İlmi ve edebi redaksiyonları tamamlanmıştır. Din İşleri Yüksek Kurulumuzun mütalaasına arz edilmiştir. Son okumalar yapılmaktadır. İnşallah ramazan ayı içerisinde tamamlanmış olacaktır” dedi.

Projenin kamuoyunun ilk defa göreceği örneklerini de paylaşan Görmez, “Konulu Hadis Projesi, okurla ne zaman buluşacak?” sorusuna, “Önce az sayıda geçici bir baskı yapmayı düşünüyoruz. Türkiye’den ve İslam dünyasından başka branşlardan bilginlerin katkı ve eleştirilerini aldıktan sonra seri baskıya geçmiş olacağız. Daha sonra da Allah izin verirse başka dillere çeviri çalışmalarımız devam edecek” yanıtını verdi.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 4 yıldır sürdürdüğü çalışma kapsamında düzenlenen hadislerin, kitapta hangi şekilde yer alacağıyla ilgili örnekler şöyle:

1- Özel hayatın mahremiyeti esastır

EBÛ Hüreyre’nin anlattığına göre, Resûl-i Ekrem bir gün evindeyken bir adam gelip gizlice evin içini gözetledi. Bunu fark eden Hz. Peygamber son derece hiddetlendi. Öyle ki, saçlarını taramakta kullandığı elindeki demir mil ile adamın üzerine yürümüş, adam da dönüp kaçmıştı. (Buhârî, Diyât, 23, no: 6900) Bir hadisinde “Hiç kimsenin izinsiz olarak bir başkasının evinin içine bakması helâl değildir. Eğer bakarsa (eve) girmiş demektir...” (T357 Tirmizî, Salât, 148, no: 357) buyuran Efendimiz, kapı yerine perdenin kullanıldığı bir dönemde, birini ziyarete gittiğinde kapının tam karşısında değil de sağ veya sol kenarında durur, selâm vererek girmek için izin isterdi. (Ebû Dâvûd, Edeb, 127-128, no: 5186)

2- Evlilikte hanımların da fikri alınmalıdır

GENÇ bir kız, bir sıkıntısını dile getirmek üzere Resûlullah’a gitti. Kendisini karşılayan Hz. Âişe’ye, “Babam kendi itibarı için, istemediğim hâlde beni kardeşinin oğlu ile evlendirdi” diyerek dert yandı. Müminlerin annesi “Peygamber (sav) gelinceye kadar otur bakalım” dedi. Efendimiz (sav) gelince, Hz. Âişe genç kızın durumunu anlattı. Sevgili Peygamberimiz de kızın babasına haber göndererek gelmesini istedi. Bunun üzerine genç kız, Allah’ın Elçisi’ne, “Ey Allah’ın Resûlü! Aslında babamın yaptığı işi onaylamıştım. Ancak (nikâh konusunda) kadınların da söz hakkının olup olmadığını öğrenmek istedim” dedi. (Nesâî, Nikâh, 36, no: 3271)

3- Kadın kocasının şiddetine katlanmak zorunda değildir

Hz. Peygamberin hatîbi ve aynı zamanda sert tabiatlı bir sahabi olan Sâbit b. Kays bir gün öfkesine yenik düştü ve eşiyle girdiği bir tartışmada onu dövmüştü. Dayak yüzünden gönlü kırılan ve canı yanan kadıncağızın bir de kolu kırılmıştı. Abdullah b. Übeyy’in kızı olan Cemile isimli bu hanım, yaşadığı olayı gizlemeyerek derdini erkek kardeşiyle paylaştı. Evliliğini böylesine eziyetli şartlarda sürdürmek istemiyordu. Duruma müdahale edilmesi gerektiğini düşünen kardeşi derhal Rasulullah’a gelerek şikâyette bulundu. Hatta kendisi de Hz. Peygambere gelerek artık Sabit’e tahammülü kalmadığını söylemişti (Buhari, Talak, 12, no: 5275). Bunun üzerine Allah Rasulü, Sâbit’e haber göndererek onu yanına çağırttı. “Eşinden alman gereken muhâlaa bedelini (kocasından ayrılma talebi karşılığı ödeyeceği parayı) al ve onu serbest bırak” buyurdu. Sâbit “peki” diyerek kabul etti. Rasulullah, Cemile’ye bir hayız süresi beklemesini ve sonra ailesinin yanına dönmesini emretti. ( Nesâî, Talak, 53, no: 3527)

4- Mümin her durumda nezaketielden bırakmamalı


BİR gün Medine’deki bir grup Yahudi, Hz. Peygamber’in yanına geldi. Bilinen selâmlama cümlesi olan, “es-Selâmü aleyküm” ifadesini basit bir kelime oyunuyla değiştirmek suretiyle “es-Sâmü aleyküm” (Ölüm üzerinize olsun!) diyerek Hz. Peygamber’e karşı büyük bir kabalık örneği sergilediler. O esnada orada bulunan müminlerin annesi Hz. Âişe, Yahudilerin bu kabalıkları karşısında kendini tutamadı ve onlara, “Allah’ın lâneti ve gazabı da sizin üzerinize olsun!” diyerek karşılık verdi. Bunun üzerine Şefkat ve Merhamet Elçisi (sav) eşine hitaben, “Sakin ol ey Âişe! Kibar ve nazik olmalı, kaba davranmaktan ve çirkin konuşmaktan da sakınmalısın” buyurdu. (Buhârî, Edeb, 38, no: 6030)

Hürriyet

YORUMLAR 3
  • murat sert 12 yıl önce Şikayet Et
    ???. yukarıdaki güzel yazılardan böyle kötü bir sonuca nasıl vardın anlamış değilim kardeşim. yazıyı daha dikkatli oku
    Cevapla
  • kerim harman 12 yıl önce Şikayet Et
    burak bey çok dertli galiba. kadınların bu zamanda itaatsiz olduğu doğru. Ama diyanetteki onca alim hadisci birleşip bişey yazdıysa senden iyi bildikleri de gerçek. Size kadınlara iyi davranmanızı vasiyet ediyorum diyen peygamberin karısını dövüp hastanelik eden ümmetiyiz. Ayakları şişinceye kadar namaz kılan peygamberin, gözleri şişinceye kadar uyuyan ümmetiyiz.Biz Allaha ne kadar itaat ediyorsak karımız da bize o kadar itaat etsin.
    Cevapla
  • Burak YILMAZ 12 yıl önce Şikayet Et
    Yuh Olsun. Diyanetten de bu beklenirdi.. Ondan Sonra Kadına Şiddet Niye arttı diyorsunuz. Bir Moda Aldı Başını Gidiyor. O moda da şudur. Erkek Kadına Karşı son derece centilmen olmalı. Ev işlerinde yardım etmeli. Bir dediğini iki etmemeli. Pozitif ayrım vs. vs. Diyanetten girmiş moda. Ondan sonra şımaran kadınlar. Dır dır da dır dır dır dır da dır dır. Sonrada tepesi atan adamcağızlar. Alın size Tirmizi bir hadisi Şerif. Dürüstsen Bunu da yaz diyanet. Dürüstseniz bunuda yayınlayın. "Bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emredecek olsaydım, herhalde Kadının, Kocasına secde etmesini emrederdim.." İmza Allah Resulu (S.A.V.)
    Cevapla