Kur'an Şiirleri 26- Akdeniz'i uyandırmak

“Müminler, müminleri bırakıp kafirleri dost edinmesin. Kim böyle yaparsa, Allah ile bir ilişiği kalmaz. Ancak onlardan gelebilecek tehlikeden korunmanız başkadır. Allah, asıl sizi kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. Çünkü dönüş Allah’adır.” Ali İmran Suresi, Ayet: 28.

Kur'an Şiirleri 26- Akdeniz'i uyandırmak
GİRİŞ 14.08.2012 09:25 GÜNCELLEME 16.08.2012 09:55
ÖNEMLİ KONULAR

Çukurova, Seyhan'ı hiç böyle görmedi.
Toprak söküyor, vahşice, kıyılarından.
Ağaçları sürüklüyor, köpürerek.
Kayalara vuruyor kendini.
Seyhan, uluyor, acıyla!
Ağlıyor, uğultuyla.
Dinlenmek istiyor artık bir parça.
Serpilip çevresine uçuşan damlaları,
Kanlı gözyaşıdır meleklerin.

Aladağ'da doğdu,
Pınarlardan beslendi, toprağın göğüsleri..
En yüksek bulutları emdi, gün boyu.
Torosların doruklarından çıktı yola,
Süründü, engin ovalarda.
Saldırdı, büyük bahçelere,
Meyveli ağaçları söktü.
Bir koyun sürüsünü kattı önüne.
Eğlensin diye Akdeniz'in oğulları.
Boyun eğmedi, hiçbir zaman
Egemenliğine insanoğlunun,
Barajları aştı, eyvallah etmedi köprülere..

Seyhan, hız alıyor,
Bereketli pamuk tarlaları arasında.
En kurnaz görünümüne bürünüp
Yaklaştıkça, yaltaklanarak
Selam veriyor, Akdeniz'e.
Ve döküldükçe, yalvarıyor..

"Ey ihtiyar deniz!
Haydi aç koynunu,
Aşkla kucakla dalgalarımı!
Bağrına bas her damlamı.
Ey Akdeniz! Sıradan bir şey değil,
Bu kez sana sunacağım!
Bir yiğit, Yörük delikanlısı,
Adana'da, Taş Köprü'nün karanlığında, gece,
Gömleğini yırtıp göğsünü gerdi,
Bir Ermeni'nin silahına,
Kızına aşkını ispatlamak için..
Kaşları kalın, gözleri açık hala, çakmak çakmak..
Ucu bıyıklarının, kızıl kana bulanık.
Bakışı duru, yumuşak, sevda dolu..
Bir perçem saçı düşmüş alnına."

Sere serpe uzanıp yumuşak kıyılarına,
Akdeniz susuyor,
Uyuyormuşçasına.
Seyhan, gönül okşayan tatlı sesiyle,
Kulağına dayanmış, yaşlı denizin,
Sürekli dil döküyor!

"Ey ulu atam, dinle beni, n'olur?
Eşsiz bir armağan sunacağım.
Kıskanıp tüm dünyadan, gizledim, şu ana kadar;
Cesedini, bir Ermeni dilberin.
Koynuna alacaksın birazdan.
Beyaz kolları, bacakları; sarı saçlarıyla..
Yüzü kederli, bakışı dingin.
Uyuyor, tatlı tatlı..
Irmağın iki yakasında,
Bu genç dilberin ölümüne, yanmayan yok,
Dövünmeyen yok, ağıtlar yakarak.
Sevdiği Yörük delikanlıyı,
Babası, vurup da ırmağa atınca;
Canına kıydı.
Hançer yarasından göğsündeki,
Kanı sızıyor hala.
Teslim etti, taze bedenini, sularıma."

Güneşin gün boyu ısıttığı kumsallara
Dalga dalga serilerek,
Akdeniz uyuyor ve susuyor.
Azgın Seyhan, soluk soluğa,
Sürdürüyor, konuşmasını.

"Ey Akdeniz! Ey en güzel denizi dünyanın!
Çevresine en çok ülke toplayan,
En çok sevilen deniz!
En değerli hediyemi,
Sana sunma sırası geldi.
Bir inci gibi özenle getirdim, buraya kadar,
Başını, Bahçe Müftüsü İsmail Hakkı Efendinin!
Ve mübarek bedenini ulu şehidin!
Uzattı beyaz sarığıyla başını, bu gece,
Cemal Paşa'nın kılıcına!
Üstünde değerli bir cübbe var,
İki yakasında beline kadar,
Ayete'l Kürsi yazılı altın harflerle!
Boynundan kan akıyor hala.
Kaşları, sertçe çatık..
Ak düşmüş sakalı, kanlı.
Yüzünde, bir aydınlık; gözleri gülüyor.
Kırk talebesi, zindana doldurulmuş,
Topraklarını savunma suçundan, ailelerini, yuvalarını,
Ermeni komitacılarına karşı.
Sabah idam edilecekler.
Hükümet konağının önünde.
Darağaçları çoktan kuruldu.
Uyumuyor Adana, acıdan, bu gece."

Seyhan, sözün bittiği yere gelmişti.
Bulanık dalgalarında, girdabın
Uluyarak ine çıka,
Çözülmüş sarığıyla,
Bir baş belirdi dalgalar arasında,
Kar gibi yüzüyle..

Akdeniz, gücünün görkeminde,
Doğrulup kalktı, hortum gibi..
Koyu mavi gözlerini,
Bürürken, merhametin nemi..
Kabarıp yükseldi, keder dolu,
Koşarak peş peşe,
Saygıyla gelen dalgalarla..
Açtı, engin kucağını,
Bir dua mırıltısıyla.

Mustafa Yürekli- Haber7

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL