Cenab Şahabeddin'in gözünden Ramazan
Cenab Şahabeddin'in eski İstanbul Ramazanlarını anlattığı yazılarını bir araya getiren "İstanbul'da Bir Ramazan" kitabı Dergâh Yayınları tarafından yeniden okura sunuldu.
Prof. Dr. Abdullah Uçman'ın yayına hazırladığı kitap, gözden geçirilmiş yeni baskısıyla içinde bulunduğumuz Ramazan ayında eski İstanbul'u hatırlamak ve anlamak isteyen okurlar için iyi bir fırsat.
Ramazan'da okunacak kitaplar listesi, Ramazan aylarının vazgeçilmezidir. Bu listenin en başında da Cenab Şahabeddin'in meşhur İstanbul Ramazanlarını, tabiri diğerle o eski Ramazanları anlattığı makalelerini bir araya getiren "İstanbul'da Bir Ramazan" kitabı gelir. Prof. Dr. Abdullah Uçman tarafından hazırlanan ve ilk baskısı 1994 yılında İletişim Yayınları, genişletilmiş ikinci baskısı Kitap Yayınevi tarafından yapılan "İstanbul'da Bir Ramazan"ın üçüncü baskısı Dergâh Yayınları'ndan çıktı.
"İstanbul'da Bir Ramazan", hayatının büyük kısmını 1920'li yıllarda kimliğini yeni yeni kaybetmeye başlayan İstanbul'da geçirmiş olan Edebiyat-ı Cedîde döneminin ünlü şairi Cenab Şahabeddin'in gazete sayfalarında unutulup kalmış yazılarından oluşuyor. Kitap iki başlık halinde düzenlenmiş. "Ramazan Hasbihalleri" başlıklı ilk bölümdeki yazılar, Anadolu'nun önemli bir kısmı ile İstanbul'un işgal altında bulunduğu sırada kaleme alınmış. 1920'de İstanbul'da Ramazan ayı, İstanbul'un geçmişi, şehrin tabii ve tarihi güzellikleri, bazı dinî ve siyasi konularla I. Dünya Savaşı'nın memlekette açmış olduğu derin yaralar etrafında kaleme alınan bu yazılarda, yazarın zekâ ve ironisi hemen her cümlede görülüyor. İkinci bölümde ise Cenab Şahabeddin'in çoğu 1922 yılında Peyâm-Sabah gazetesinde yayınlanan Ramazan, oruç, iftar ve bayramlar hakkındaki on üç makalesi yer alıyor.
Tekrar ilk bölüme dönelim... Usta şair kitabın 'Ramazan' adlı ilk yazısında şöyle diyor: "Son gecesinde bize bayram sabahını va'deden bu güzel ayı hürmetle selamlayalım: Medeniyetin kalpsiz yaşadığı şu elîm günlerde biz hiç olmazsa yirmi dokuz yahut otuz gün bütün kalbimizle -tabir câizse- bir hayat-ı âhiret yaşayacağız." Aynı yazının devamında, dinin lezzetini tadan insanların oruç ve diğer ibadetlerle bütün insanlığın üstüne çıkabileceğini de söylüyor. Yazara göre, Müslümanlar bu bir ay boyunca her zamankinden daha çok ölümü hatırlayacaklar ve ibadetlerine daha çok önem vereceklerdir. Çünkü Ramazan oruç, ibadet ve tevbe ayıdır.
Cenab Şahabeddin, işgal altıdaki İstanbul'da kaleme aldığı bu yazılarında yer yer işgalin şehirde oluşturduğu olumsuz havayı da yansıtmış. Rü'yet-i Hilal yazısında şöyle diyor: "Görüyorum ki bu sene Rü'yet-i Hilal'in muzâaf ve müstesna bir yeri olacak. Zira gökteki o ince tırnaktan başka bayramı hatırlatacak başka bir şey yok.. Ne çarşılarda faaliyet, ne şekercilerde hareket, ne terzi dükkânlarında cereyan, hiç, hiçbir tarafta bir hazırlık görülmüyor..." Şahabeddin, bu tasviri yaptıktan sonra şu satırları söylemekten de çekinmiyor: "Bu bedbaht senelerin bedbaht Ramazanları.."
Eski Ramazanlar ve eski İstanbul
Her yıl, her Ramazan, şenliklerde, televizyonlarda eski Ramazanlara güzellemeler yapılır. Elbette 1920'lerde durum farklı değildir. Cenab Şahabeddin de 1920 yılının Ramazanı'nı, II. Meşrutiyet'in ilânından öncekilerle karşılaştırır. Toplum değerleri II. Meşrutiyet'ten sonra giderek bozulmaya başlamış, bu durum da insanların inançlarını değiştirmese bile ibadet anlayışı da değişmiştir. Cenab Şahabeddin, yazılarında yer yer bahsettiği bu değişimleri, 'Eski Ramazanlar' adlı yazısında iyice nostalji havasına büründürür. Ramazan semâsında gördüğü leylek ile çocukluk yıllarının İstanbul'unu hatırlayan yazar, kuşun on iki senede, yani II. Meşrutiyet'in ilanından 1920'ye kadar geçen sürede, İstanbul'u her seferinde daha mahzun bulduğunu söylüyor.
Cenab Şahabeddin, Batılılaşan toplumun yaşadığı değişimleri, yeni âdetleri, ilerlemenin ortaya çıkardığı çarpıklıkları da yer yer eleştirir. Özellikle kitabın ikinci bölümünde yer alan yazılarda... Şahabeddin, ikinci bölümün ilk yazısı olan Mahyalı Eğlenceler ile Ramazan Cereyanı adlı yazılarda, özellikle Şehzadebaşı ve Direklerarası'nda Ramazan aylarında ikindiden sahura kadar devam eden kalabalıkları anlatır. Ramazan'ın sadece Şehzadebaşı ve Vezneciler arasına sıkıştırılmasını da iğnelemekten geri durmaz... Ramazan Gezintisi adlı yazıda ise Ayasofya Meydanı'ndan başlayarak Divan Yolu ve Bayezid Meydanı'ndaki kalabalığı tasvir eder. Yazar, Ramazan Geceleri, Ramazan Eğlenceleri gibi yazılarda ise değişen eğlence anlayışından bahseder.
Abdullah Uçman tarafından, gözden geçirilerek yeniden yayıma hazırlanan İstanbul'da Bir Ramazan, eski İstanbul'u hatırlamak ve anlamak isteyen okurlar, bilhassa İstanbul sevdalıları için başucu kitabı.