Ahi Çelebi Camisi hikayesini anlatmak istiyor
Evliya Çelebi'nin ünlü seyahat rüyasını gördüğü Eminönü'ndeki Ahi Çelebi Camisi, yenilenen yüzüyle ziyaretçi ve cemaat bekliyor.
Hazreti Peygamber'in maneviyatta sabah namazını kıldığı ve kıldırdığı cami olarak da bilinen ve Yemiş İskelesi'nde 1539 ve 1653'te çıkan yangınlarda kullanılamaz hale gelen Ahi Çelebi Camisi, ikinci yangından sonra Mimar Sinan tarafından tamir edildi. 1894 depreminde de zarar gören ve onarım geçiren cami, Evliya Çelebi'nin ünlü seyahat rüyasını gördüğü cami olarak biliniyor.
Ahi Çelebi Camisi İmamı Bayram Tekin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, camiyi Ahi Ahmet Çelebi'nin doktorluktan kazandığı parayla 1480 yılında yaptırdığını, Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde camiyi ''helal para ile yapılmış cami'' olarak anlattığını söyledi.
Evliya Çelebi'nin rüyasını değinen Tekin, Evliya Çelebi'nin İstanbul'daki evinde uykuyla uyanıklık arasındaki rüyasında kendisini bu camide, minberin olduğu yerde gördüğünü ifade etti.
Tekin, Çelebi'nin anlatımına göre, rüyasında yanına birinin geldiğini ve kendisinin Sa'd bin Ebi Vakkas olduğunu söylediğini aktararak, bu kişinin Evliya Çelebi'ye 'Birazdan buraya bütün peygamberlerin ruhları, bütün sahabe, bütün alimlerin ruhları gelecek en sonunda Peygamber Efendimiz, torunları Hazreti Hasan, Hazreti Hüseyin, Ehlibeyt ve Oniki İmam bu camiye gelip sabah namazı kıldırıp gidecek'' dediğini anlattı.
Evliya Çelebi'nin rüyasında Hazreti Peygamber'in girdiği caminin nurla kaplandığını ifade ettiğini belirten Tekin, Hazreti Peygamber'in sabah namazının sünnetini kıldıktan sonra Evliya Çelebi'ye ''kamet getir'' denildiğini ve Çelebi'nin Bilal-i Habeşi ile müezzinlik yaptığını anlattığını kaydetti.
Tekin, Çelebi'nin Hazreti Peygamber'in sabah namazının farzını kıldırdıktan sonra kendisine 'Kalk, Peygamber'in elini öp ve iste ne istiyorsan' denildiğini dile getirdiğini söyleyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Evliya Çelebi, 'Kalkıyorum Peygamberimiz'in yüzü kapalıydı, yüzünü açtı, o kadar güzel, o kadar heybetliydi ki birden hıçkırarak ağlamaya başladım' diyor. 'Resulullah'ın elini öptüm, bir büyükten ne istenmesi gerekiyorsa ben de onu yaptım' diye anlatıyor. 'Şefaat ya Resulullah' diyecektim, fakat heyecandan dilim sürçtü şefaat yerine 'seyahat ya Resulullah' dedim. Benim bu dil sürçmem Peygamber Efendimiz'in hoşuna gitti ve tebessüm ederek 'Şefaatim hak, seyahatin de mübarek olsun' dedi ve 'El Fatiha' diyerek camiden çıktı' diyor. Peygamber çıktıktan sonra Sa'd bin Ebi Vakkas camide en sona kaldı ve dedi ki 'Bak Evliya Çelebi, Peygamber'in şefaatini aldın, seyahat müsaadesi de aldın ve dünyayı gezmeye buradan başlayacaksın. Dünyayı ilk gezmeye sevgili İstanbulcağızımızdan başla' diyor.''
-Çift mihrabın hikayesi-
Tekin, camide çift mihrap bulunmasının hikayesine de değinerek, mihrabın birinin Peygamberin maneviyatta sabah namazı kıldırdığı yer olduğunu ve orada bulunan ışığın da 24 saat yandığını söyledi.
Camiye, Osmanlı zamanında mihrabın solunda küçük bir mihrap daha eklendiğini aktaran Tekin, bunun Peygamber'in namaz kıldırdığı yerde, imamdan başka kimsenin namaz kıldırmaması için yapıldığını söyledi.
-Cuma hutbelerinde Çelebi'nin rüyası anlatılıyor-
Bayram Tekin, her cuma hutbesinde Evliya Çelebi'nin bu rüyasını anlattığını dile getirerek, insanların nasıl bir yerde namaz kıldıklarının farkında olmasını istediklerini belirtti.
Caminin tarihinde iki kez yandığını ve Mimar Sinan tarafından onarıldığını anlatan Tekin, Mimar Sinan'ın camide güçlendirme çalışması da yaptığını ifade etti.
Tekin, caminin bir süre önce yeniden restore edildiğini dile getirerek, caminin sağ tarafındaki kirişleri ile solundaki kirişleri arasında 75 santimetrelik bir fark olduğunu ve sol tarafının daha aşağıda bulunduğunu, bu kaymanın da son restorasyonda yapılan güçlendirme çalışmasıyla giderildiğini sözlerine ekledi.