İstanbul'un yalı imamları kıskandırıyor

Yalı camilerde imamlık yapan din görevlileri, her sabah gözlerini Boğaz'ın eşsiz güzelliklerine açıyor. Pencerelerinden içeri denizin serinletici havasıyla birlikte kuş sesleri doluyor.

İstanbul'un yalı imamları kıskandırıyor
GİRİŞ 10.08.2012 15:01 GÜNCELLEME 10.08.2012 15:55 KAYNAK ZAMAN
ÖNEMLİ KONULAR

Diğer camilerde görev yapan meslektaşları ise onlara gıpta ile bakıyor, boşalan lojmanlarına geçebilmek için adeta dört gözle bekliyorlar.

Yalı camileri İstanbul Boğazı'nın incileridir adeta. İki yakanın da en güzel yerlerine konumlandırılan bu camiler, aynı zamanda Osmanlı estetiğinin mirasıdır. Böylesine zengin bir mirasın vâris-leri sayılan cami imamları her sabah güne Boğaz'ın o eşsiz güzellikleriyle başlıyorlar. Lojmanlarının içine kuş sesleriyle birlikte Boğaz'ın serin havası doluyor. Çaylarını Boğaz manzarası eşliğinde yudumluyorlar. Vakit buldukça sahil boyunca yürüyüş yapıyorlar. Onlar işte bu yüzden İstanbul'un en şanslı imamları belki de... Meslektaşları onlara gıpta ediyor. Emekli olan bir din görevlisinin yerine geçmek için yüzlerce imam başvuruda bulunup gece gündüz sınavlara çalışıyor. Diyanet, bu camiler için genelde mesleki tecrübesi iyi olan, sicili temiz ve hafız adayları seçiyor. Boğaz'daki Üryanizade, Vaniköy ve Kuleli camilerinde görev yapan imamlar bitişikteki lojmanlarda kalıyor. İmamlar, sakin ve huzurlu bir camide görev yaptıkları için büyük bir mesleki haz yaşıyor. Ama aralarında dertli olanlar da yok değil. Gözden ırak, mahalleye uzak oldukları için cemaatleri de komşuları da yok denecek kadar az. Yakındıkları bir diğer nokta ise özellikle yaz aylarında caminin etrafının plaj haline gelmesi. Mayoyla denize girip caminin önünde içki içenler Boğaz imamlarını tedirgin ediyor. Bu yüzden camiyi bırakıp bir yerlere gidemediklerini söylüyorlar.

'Hocam, emekli olduğunuzu kimseye söylemeyin, yerinize biz geçelim!'

Kuzguncuk'taki Üryanizade Camii 1860 yılında Cemil Molla tarafından mescit olarak inşa ettirilir. Minaresi Arap kültüründen esinlenilerek yapılır. Mescit, 1889'da camiye dönüştürülür. Caminin imamı Yunus Mutluay, 27 yıl yurtiçi ve yurtdışında görev yapar. Müftülük yetkilileri "Hocam sen bu sahili hak ettin." derler ve 2009 yılında atamasını buraya yaparlar. Boğaz kenarındaki yalı camilere din görevlileri sınavla alınıyor. Mutluay, meslektaşlarının, "Hocam emekli olduğunuzu kimseye söylemeyin yerinize biz geçelim. Gerekirse gece gündüz oturur sınava çalışırız" dediklerini anlatıyor. Üryanizade Camii'nin lojmanı hemen Boğaz'ın kıyısında ayrı bir bina olarak inşa edilmiş. Lojmanın 20 metrekarelik küçük bir bahçesi var. Yunus Mutluay'ın eşi Nuriye Hanım burada domates, fasulye, biber ve salatalık yetiştiriyor. Yetiştirdiği ürünleri de gelen misafirlere hediye ediyor. Mutluay ailesinin eş dost ve akrabaları fırsat buldukça caminin yolunu tutuyor. Namaz sonrasında semaverde çay demleniyor. Özellikle yaz akşamlarında keyifli bir sohbete koyuluyorlar. Yunus Hoca, misafirlerden hep aynı cümleyi duyduğunu söylüyor: "Burada bir bardak çay içmek dünyalara değer..."

Yalıda oturmak bizim için hayaldi, gerçek oldu

Kuleli Kaymak Mustafa Paşa Camii imamı Osman Keskin, "Bizler için yalıda oturmak bir hayaldi, gerçek oldu. Boğaz'ın en güzel yerlerinden birinde yaşıyoruz. 20 yıldır her sabah Boğaz'ın güzellikleriyle birlikte uyanıyor, dakikalarca tarihi yarımadayı izliyorum. Boğaz'dan geçen gemileri izlemek ise ayrı bir keyif veriyor insana." diyerek sözlerine başlıyor. Keskin, üç çocuğunu da burada büyütür. Çocuklar, üniversiteyi kazanıp evden ayrılır, iş güç sahibi olurlar ama yine de Boğaz'ın bu nezih semtini unutamazlar. Hepsi de bir ağızdan, "Baba emekli olduktan sonra da Çengelköy'de oturmaya devam edelim." derler. Keskin, sabah namazlarında balıkçılar için camiyi yarım saat öncesinden açıp vaktin çıkmasına kadar bekliyor. Bütün yalı camilerinde olduğu gibi burada da cemaat çok önemli. Çünkü etraflarında mahalle olmadığı için saflar bomboş... Keskin, Sivas'ta göreve başlar. Daha sonra İstanbul'a tayini çıkar, Kuleli Camii'ne atanır. Çengelköy ile Vaniköy arasında bulunan bu cami, 1720 yılında mescit olarak inşa ettirilir. Daha sonra II. Mahmut döneminde camiye çevrilir. Cami, ilerleyen yıllarda Kuleli Askeri Lisesi öğrencileri ve personeli tarafından kullanılmaya başlanır. Camii imamı Osman Keskin, özellikle cuma namazlarına askeri liseden çok sayıda öğrenci ve rütbeli subayın geldiğini söylüyor. Keskin, bazı özel gecelerde Mevlid-i Şerif okumak için askeri liseye gidiyor. Tayin terfi döneminde yeni atanan komutanı ziyaret edip cami hakkında bilgi verdiğini söylüyor. Caminin bazı ihtiyaçları askeri lise tarafından karşılanıyor.

Ah bir de içki içip denize girenler olmasa

Bulunduğu semte adını veren Vaniköy Camii, Boğaz'ın hemen kıyısında Papaz Korusu diye de adlandırılan bölgede yer alıyor. Cami, 1665 yılında Vani Mehmet Efendi tarafından Padişah IV. Mehmed'in verdiği arazi üzerine yaptırılır. Yaklaşık 180 sene sonra camiye hünkâr mahfili ilave ettirilir. Padişahlar avlandıktan sonra mahfilde bir süre istirahat ettikten sonra cuma namazlarını burada kılar. Etrafı ağaçlarla çevrili olan ahşap cami, namaz kılmaya gelen cemaate huzur dolu dakikalar yaşatıyor. Cami imamı Bayram Göktepe 12 yıldır her sabah kuş sesleriyle uyanıyor. Penceresini açıp Boğaz'ı seyre dalıyor. Denizin serin ve temiz havasını soluyor Göktepe. "Allah iki güzelliği bir arada vermiyor." deyip anlatmaya devam ediyor. Cami, gözden ırak bir yerde olduğu için cuma günleri hariç neredeyse hiç cemaati yok. Hal böyle olunca da caminin bazı ihtiyaçları maddi imkânsızlıklar yüzünden karşılanamıyor. Sık sık tatsız olaylara tanık olduğunu söyleyen Göktepe, "İnsanlar caminin etrafını plaj gibi kullanıyor. İçki içip denize girenler var. Burada kafa dinleyip huzur içinde yaşadığımızı düşünüyorlar ama gece ayrı gündüz ayrı bir tedirginlik yaşıyoruz. Hem imamlık hem de bekçilik yapıyoruz. Üzücü bir diğer nokta ise 12 yıldır tek bir yalı sahibi kapımızı çalıp, 'Hocam caminin bir ihtiyacı var mı?' diye sormadı." diyor.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL