Ramazan’ı hakkıyla eda edene özel ikram
Bağışlanma ve günahlardan arınmak için önemli fırsat olan Ramazan'ı hakkıyla yaşayanları mana ikliminde özel ikramlar bekliyor.
Kur'an-ı Kerim'de ve Hadis-i Şeriflerde Müslümanlar için çeşitli müjdelerden bahsedilen bu mübarek ayda din adamları, rahmet, bereket, feyiz ve günahların affı için oruç, namaz, Kur'an ve tövbe fırsatının iyi değerlendirilmesine dikkat çekiyor.
Bu manevi atmosfer ile uyarı ve müjdelerden nasıl nasiplenmenin püf noktalarını anlatan Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Osman Güner, temel ölçünün ise İslam Peygamberi (SAV) olduğunu kaydetti.
Oruçluyken kalplerden köyü bir şeyler geçirmemek, günaha bakmamak, gıybet yapmamak, kötü söz söylememek, kalp kırmamak, canlılara eziyet etmemek, kötü davranmamak, haramdan kaçınmak, insanlara yardım etmede en önde olmak, sevgiyle bakmak, hoşgörüyle yaklaşmak, güzel sohbetler yapmak ve Kur'an-ı Kerim ile meşgul olmanın büyük faziletleri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Osman Güner, "Soframıza oturan insanları iman, Kur'an ve ibadet bereketinden istifade ettirmeliyiz. Aile ortamında namazlarımızı cemaatle kılmak gibi, iftarda onlara farklı şeyler hissettirmek, dua etmek, güzel şeyler okumak gibi ibadetler yapılabilir. Ramazanla ne kadar dertleşirsek, çare istersek ve manevi yönden yaşarsak o da bize aynı şekilde mukabelede bulunur. O zaman rahmeti bol bol hissederiz.'' bilgisini verdi.
Bayrama kadar kapıların günahlara kapanmasının önemine değinen Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Güner, "Haramlara karşı duyarlı olmalıyız.
Elimizle, gönlümüzle, kalbimizle, gözümüzle, kulağımızla, dilimizle işlediğimiz günahlara karşı kendimizi frenlemeliyiz. Oruç inanarak ve karşılığı sadece Allah'tan beklenerek ifa edilmesi gereken bir ibadettir. Kendini frenlemiyorsa ibadet, boş olur. Allah bize kulluk fırsatı sunuyor. Oruç ibadeti yapmakla 'Şükredebilirsin' diyor. Oruç da bize Yaratıcı'nın huzurunda bir emrini yerine getirme hoşnutluğunu yaşama hazzı veriyor. Oruca gerekli kıymeti verirsek o da bize müjde olarak yansıyacak. Bütün vücuda oruç tutturulduğunda mükafatı da o nispette büyük oluyor.'' açıklamasında bulundu.
"ORUÇ, NEFSİ HASTALIKLARA KARŞI KALKANDIR"
Orucun faziletlerine değinen Samsun İl Müftüsü Yard. Doç. Dr. Hayrettin Öztürk ise orucun Müslüman'ın kendisini kötülüklere ve nefsi hastalıklara karşı kalkan vazifesi gördüğüne değindi. "Bu ayda Müslümanların yapması gereken ibadetlerin başında oruç gelir." diyen Yard. Doç. Dr. Öztürk, "Oruç, insanın kendisini bütün yanlışlıklara, kötülüklere ve nefsi hastalıklara karşı kendisini tutmasıdır. Kulağını gıybete, gözünü zinaya, ağzını küfre ve yalana, elini harama, ayağını harama, günaha yürümekten tutmasıdır. Bunun yanında Ramazan ayı insanın değiştiği aydır.
Biz Ramazan'ı değil ama Ramazan bizi değiştirmelidir. Kötü alışkanlıklarımızı terk edeceğimiz, iyi olma yolunda ilerleyeceğimiz bir ay olmalıdır. O nedenle bu ayda yalan konuşmak, gıybet etmek, küs durmak olmaz." şeklinde konuştu.
"İFTAR SOFRALARINDA İHTİYAÇ SAHİBİ OLMALIDIR"
İftar sofralarında ihtiyaç sahiplerinin olmamasının Ramazan'ın ruhuna aykırı olduğunu hatırlatan Samsun İl Müftüsü, sözlerini şöyle sürdürdü: "İftar sofralarına fakir, köprü altlarında yatan, hastane köşelerinde, huzur evlerinde sahipsiz kalan, şehrin varoşlarında çöp toplayan insanlar davet edilmelidir. Yoksa ben sana geleyim sen bana gel demekle iftarlar hakkıyla eda edilmemiş oluyor. Bu Ramazan'ın ruhuna da uygun değildir. İftar çadırları otellerden daha makbuldür. İftar çadırlarında şarkı türkülü programlar yapmak, cemaati teravihten alıkoymak doğru değil."