Oruç psikolojiyi olumlu etkiliyor

Ramazanın, bir dayanışma, sevme ve ibadet mevsimi olduğunu, dolayısıyla insan psikolojisinin bu durumdan olumlu etkilendiği söylendi.

Oruç psikolojiyi olumlu etkiliyor
GİRİŞ 09.06.2016 14:43 GÜNCELLEME 09.06.2016 14:43 KAYNAK AA

Prof. Dr. Tosun, insanların orucu faydası ya da zararı için değil, Allah'ın emri olduğu için tuttuğunu, oruçlu olduğu günün ibadetle geçirildiği düşüncesinin insanları Allah'a yakınlaştırdığını, Allah'a yakınlaşan kişinin de öfkesini daha kolay kontrol edebildiğini, gözünü zararlı şeylerden sakındığını ve insanları kırmamaya çalıştığını belirtti.

Böylece, sadece bireysel değil toplumsal bir fayda da ortaya çıktığını, sadece oruç tutan değil, oruç tutan kişinin çevresindekilerin de bu faydadan yararlandığını vurgulayan Tosun, şöyle konuştu:

"Ramazanda oruçluyken insanların daha sinirli oldukları iddiası doğrudur ve özellikle sigara içen bazı kişilerde bu duruma daha çok rastlanıyor. Sinirlenmek insanlığın hallerinden biridir ve oruçlu insanda da görülmesi tabiidir. İşte orucun asıl fonksiyonu da bu durumlarda ortaya çıkar. Oruçlu olmadığı zaman öfkesini olduğu gibi yansıtabilen kişiler, oruçlu iken bunu kontrol etmeye çalışırlar ve mesela, 'Yahu mübarek günde insanı günaha sokma' ya da 'oruçlu ağzımla bana kötü söz söyletme' gibi sözlerle öfkelerini kontrol etmeye çalışırlar. Sigara içen kişiler, 'Bu fırsattır.' deyip belki yardım da alarak sigarayı bırakmaya, bu zararlı alışkanlıktan kurtulmaya çalışsalar daha iyi olur. Ramazan ayının ve orucun en önemli faydaları, zararlı madde tüketiminin azalması, buna bağlı saldırgan davranışların ve suçların toplumdaki oranının düşmesidir."

Tosun, ramazan ayında insanların iyilik yapma, sadaka ve zekat verme gibi olumlu davranışlarının arttığını vurgulayarak, "Bütün bu söylediklerimden de anlaşılacağı üzere ramazan, bir dayanışma, sevme ve ibadet mevsimidir. Dolayısıyla insan psikolojisi bu durumdan olumlu etkileniyor." dedi.

Ramazanda insanların yeme, içme ve uyku düzenine dikkat etmesi gerektiğini belirten Musa Tosun, şu bilgileri verdi:

"İnsan nasıl yaza kışa göre kendini ayarlıyorsa, oruç ve ramazana karşı da kendini ayarlamalıdır. Yaz tatili için bir ay işini gücünü hatta evini barkını bırakıp başka yerlere giden insanlar, ramazanda işinin gücünün aksamasından şikayet edebiliyor. Her nimetin bir külfeti olduğu gibi orucun da bazı zorlukları olacak ve bazı fedakarlıklar yapmamızı gerektirecektir. Mesela işi saatlerimizi ve iş temposunu ramazana göre ayarlamalıyız. İnsanın açlığından çok uyku düzeninin bozulması olumsuz etki oluşturabilir. O yüzden uyku düzenini ramazana göre ayarlamalı ve uykudan fizyolojiyi zorlayacak fedakarlıklar yapmamalıyız."

"Oruç, zamanı yapılandırma fırsatı veriyor"

Prof. Dr. Tosun, oruç, iftar ve sahurların insanlara zamanını yapılandırma fırsatını da verdiğini dile getirdi.

Zamanı yapılandırmanın uyku-uyanıklık, dinlenme-çalışma ve beslenme temposunu ayarlamaya çok değerli katkıları olduğuna dikkati çeken Tosun, "İnternet ya da teknoloji bağımlılığımızdan kurtulmamıza da yardımları olabilir. Beslenme düzenini yapılandırmak da sindirim sistemine ve uyku uyanıklık ritmimize katkı sağlayabilir. Ayrıca beslenmemizi oruca göre ayarlamalıyız. Acıkacağım diye çok yememeliyiz. Tok tutacak ama vücudu yormayacak gıdalar tüketmeliyiz. İftar ve sahurda çok ve aşırı yenirse oruçtan fayda değil, zarar bile görülebilir." şeklinde konuştu.

Şekeri ve tansiyonu kontrol edilemeyen ve gündüz de ilaç alma zorunluluğu bulunan kişiler ile psikolojik rahatsızlığı ağır olan ve yoğun, düzenli ilaç alması gerekenler haricinde herkesin oruç tutabileceğini ancak buna doktorların karar vereceğine değinen Tosun, şunları kaydetti:

"Bugünlerde bütün hastalarımız, gündüz aldıkları ilaçları, sabah ve öğle içilen ilaçları nasıl kullanacaklarını soruyorlar. Hastalıkları geçmiş ama tedavisi devam eden hastalarımıza oruç tutabileceklerini, uyku kaçırabileceği için sabah verdiğimiz ilaçları ne zaman daha az uyuyacaklarsa o zaman içmesi gerektiğini söylüyoruz. Mesela bazı insanlar 'İftardan sahura kadar uyumuyorum' diyor. O zaman uyku kaçıran ilacı iftarda, uyku getiren ilacı da sahurda içmelidir. Bazıları da sahurdan sonra işe gittiğini söylüyor. O zaman da sabah içilecek ilacı sahurda içmesini söylüyoruz. Bunu ayarlayabilirler. Bazı ilaçlarımız iştah açabiliyor, onları iftarda alın, iştah kaçıran ilaçları da sahur yemeğinden sonra alın diyoruz."

"Ramazan ruh dünyamıza format atmaktır"

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise zaman zaman bilgisayara, fabrika ayarlarına dönülüp format atıldığını, ramazanın da ruh dünyasına format atmak anlamına geldiğini söyledi.

Ramazanın insanın ruh dünyasına etkisi açısından iki boyutu olduğunu dile getiren Tarhan, şunları anlattı:

"Birincisi, kişinin iç dünyasına etkisi, ikincisi de sosyal dünyasına etkisidir. Şimdi otomatik düşünce diye bir şey var. Bir şey otomatizm kazandığı zaman kişi uzun vadeli düşünmeyi terk ediyor, kısa vadeli düşünüyor. Sadece anlık tepkiler veriyor ve orta veya uzun vadeli düşünmüyor. İşte ramazan 12 ay içerisinde bir ay olduğu için kendisini günlük yaşantıya kaptıran kişiye, 'Dur, düşün ve yeniden başla.' diyor. Ramazanın insanın iç dünyasına en önemli katkısı aslında varoluşsal bir sorgulama yaptırmasıdır."

İnovasyon kuralından da bahseden Tarhan, "İnovasyonda yüzde 15 kuralı vardır. Bir insan bir konuya 10 saat zaman ayırıyorsa bunun yüzde 15'ini yani yaklaşık 1,5 saatini yaptığı işle ilgili daha iyi nasıl yapabileceğine yönelik düşünerek geçirmesidir.

Ramazanda sanki 12 ayda bir ay olarak insanın hayatla inovasyon yapması, düşünmesi için bir zaman dilimidir. Bu durum da insanın kendini yenilemesini sağlıyor. Ramazan, bir iç keşif yolculuğu, iç disiplin oluşturma, öz eleştiri yapma dönemidir." diye konuştu.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL